Türkiye'nin en iyi haber sitesi
RASİM OZAN KÜTAHYALI

Yargıtay'dan gelenler ve yeni HSYK

Yargıtay'ın HSYK'ya gönderdiği 3 aday profili şöyledir: Biri tam anlamıyla su katılmamış paralel yapı mensubu... Diğer ikisi ise yargı camiasında biri sosyal demokrat ve Atatürkçü öbürü de ülkücü olarak tanınan iki isim. Yargıtay'ın kimi muhafazakâr mensupları bu iki isme de paralelci ya da paralel yapı ile kanka diyor. Bu yönde epey haberler de çıkıyor. Bu iki yeni HSYK üyesi ise asla paralelci olmadıklarını fakat Yargıtay'daki hükümete yakın olarak kendini gösterenlerin onları dışladığını söylüyor. Sonuç olarak bu iki isim seçildi ve bu iki yargıç da paralel örgütün değil hukukun ve demokrasinin yanında olacağını söylüyorsa onlara inanmak mecburiyetindeyiz. Artık yeni HSYK'nın mensubu olmuş, kendilerine solcu ve ülkücü diyen bu iki isim kararlarıyla konuşacaktır. Yeni Türkiye bu iki ismi asla ve asla dışlamamalıdır. Eğer dışlanırlarsa paralel örgütün kucağına düşebilirler. Bu sekter tavırlarla öbür tarafa itilen insanlar var. Bu iki ismin bitik Pensilvanya'nın değil hukukun emirlerini dinleyeceğine inanmak istiyorum ben de.
Daha önce 12 Eylül 2010 halk oylamasından sonraki süreçte HSYK seçiminde yaşanan tezgâhı görememiş olmaktan ötürü pişmanlığımı defalarca yazdım. Sadece ben değil demokrat aydınların nerdeyse tamamı o süreçte gafil avlandı. Çoğulcu ve şeffaf yapılanması gereken yeni HSYK başka bir vesayetin eline teslim edilmişti.

Ne olursa olsun 2010 öncesinin askeri vesayetin emrindeki HSYK'sından kurtulmak doğru bir adımdı. O bağlamda 12 Eylül 2010'a "Evet" demek kesinlikle doğru tercihti. Fakat sonrasında kanuna göre tek tek seçilmesi gereken üyeler eski Anayasa Mahkemesi'nin Kemalist vesayeti korumayı tasarlayarak verdiği hukuksuz bir kararla blok listeye dönüştürüldü. Kemalist vesayetçilerin bu hukuksuzluğundan Gülenist vesayetçiler faydalandı. HSYK bir blok listeyle palas pandıras seçildi. Evrensel hukuka aykırı vesayetçi döngü kırılamadı.

***
12 Eylül 2010 sonrası askeri vesayetin iki kalesinin yıkılmasıyla rehavete kapılan demokrasi cephesi bu çok tehlikeli gelişmeyi fark edemedi. Oysa TSK vesayetinin yıkıldığı HSYK Emniyet- Yargı vesayetinin eline geçiyordu. Yeni oluşan HSYK sonrası Emniyet ve Yargı'daki paralel yapı tam dokunulmazlık kazandı. Artık ne hukuksuzluk yaparlarsa yapsınlar arkalarında kapı gibi HSYK vardı. Nasıl ki eski rejimde Atatürk adına bazı savcı ve hâkimler korkunç işler yaptığında bile HSYK onlara dokunmuyordu ya da göstermelik dokunuyordu. Şimdi de yeni rejimde Gülen adına bazı savcı ve hâkimler n'aparsa yapsın HSYK onlara dokunmayacaktı ya da göstermelik dokunacaktı.
Bu yapının hukuka uygun karar almak diye bir görevi yoktu. Kimlerin tutuklanacağına Vatan Emniyet'te ya da yetkili İmam'ın karargâhında karar veriliyordu. Kanıta da ihtiyaç yoktu. Savcı ve hâkimler de onay makamıydı.
HSYK'nın önemli kısmı da bu çete düzenini korumak ve kollamakla mükellefti. Öte yandan ilk günlerden beri HSYK'nın azımsanmayacak sayıda üyesi de bu durumdan memnun değildi.
Şimdi artık 12 Ekim sonrası 26 Ekim'de yeni HSYK oluşacak. Yeni HSYK paralel örgüte karşı birleşmiş farklı görüşteki değerli hâkimlerin ve savcıların ortak sağduyu zemininde buluşabildiği bir kurul olmalıdır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA