8 milyarı aşmış olan dünya nüfusunun ihtiyaçlarını gidermek amacıyla ihtiyaç duyulan doğal kaynaklar, daha geniş bir tanımla yeryüzü kaynakları, '1.75 Dünya' gerektiren bir seviyeye ulaşmış durumda. Bu temel gerçeğe rağmen, dünya nüfusunun üretim, ticaret ve günlük hayatını idame ettirmek için ihtiyaç duyduğu enerji o kadar katlanarak artıyor ki, temiz ve yenilenebilir enerjiye geçişi hızlandıracak atılımlar yapılmaması halinde, çevre kirliliği ve küresel iklim değişikliğinin sebep olacağı tehditlere bağlı olarak, bizleri yakın gelecekte zor günler bekliyor. Bununla birlikte, kömür, petrolden yenilenebilir enerjiye geçişi enerji arz güvenliğini sürdürülebilir kılarak başarabilmek için 20-25 yıla ihtiyaç var. Bu durum doğalgaz için 50 yıl.
2030'da, fosil yakıtların küresel enerji ihtiyacını karşılama oranı yüzde 80'den yüzde 73'e gerilemiş olacak. Bu nedenle, doğal veya siyasi, çeşitli nedenlerle fosil yakıtlara ulaşma yetersizliği olan ülkelerin karşı karşıya kaldıkları rekabet dezavantajını dengelemek için temiz ve yenilenebilir enerjiye geçiş için ortalığı kasıp kavurmalarını iyi analiz edip, iyi okuyup, ulusal düzeyde enerji arz güvenliğine dayalı gerçekçi senaryolarla temiz ve yenilenebilir enerjiye geçiş sürecini yönetmek elzem. Türkiye'nin hidro, rüzgar, güneş ve jeotermal potansiyeli açısından şanslı ve kararlı bir ülke olmasından hareket ile, enerji dönüşümünü akılcı adımlarla yürüttüğümüz bir gerçek. Bu nedenle, uluslararası platformlarda yürütülen 'algı operasyonları'nı iyi iyi gözlemleyip, Türkiye'nin tüm milli ve yerli enerji kaynaklarını sürdürülebilir enerji arzı için kapsayıcı bir şekilde değerlendirmeliyiz.
Küresel ve bölgesel jeopolitik ve jeoekonomik gerginliklerin yerel, bölgesel ve küresel enerji maliyetleri üzerinde negatif etkisinin her boyutuyla gözlendiği bir dönemde, hane halkının alım gücü ve bilhassa KOBİ'lerin rekabetçiliği adına, ülkenin tüm enerji imkanlarını seferber etmek kritik önemde. Bunanla birlikte, insanoğlunun uygarlığını sürdürebilmek için bir yılda tüketmesi gereken yeryüzü kaynaklarını daha yılın yarısında tükettiği ve bugünkü modern yaşamı idame ettirmek için '1.75 Dünya'ya ihtiyaç duyduğu bir ortamda, küresel temiz ve yenilenebilir enerji kapasitesinin en 2.5 katına, enerji verimliliğinin de 3 katına çıkarılmasının kaçınılmaz olduğu bir dünyada, 2030'a doğru temiz enerji yatırımlarını yeni nesil teknolojilerle katlamak gerekiyor. 2030'da güneş paneli üretim kapasitesinin 1200 GW'a çıkması gerekiyor. Oysa, öngörülen 500 GW.
Türkiye'nin salt temiz ve yenilenebilir enerji kapasitesi değil, temiz ve yenilenebilir enerji teknolojisi alanında gerçekleştirdiği atılımlar ve başarılar, Türkiye'nin dış ticaret ve cari işlemler açığının küçülmesi ve önümüzdeki 10 yılda enerji ithalat faturasının küçülmesi ile Türkiye'nin cari işlemler fazlası veren bir ekonomi olması anlamına da geliyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın verileri, 2024'ün ilk 6 ayında yenilenebilir enerjiden sağlanan elektrik sayesinde 14,5 milyar metreküplük doğal gaz ithalatının önlendiğini; bu sayede Türkiye Ekonomisine yaklaşık 4,8 milyar dolarlık katkı sağlandığını gösteriyor. Türkiye'nin temiz ve yenilenebilir enerji potansiyeli dikkate alındığında, bu rakamın bir kaç yılda 10 milyar doları bulması mümkün. Türkiye'nin yerli nükleer enerji kapasitesi de devreye girdiğinde, enerji ithalat faturasındaki tarihi tasarruf, Türkiye'nin temiz ve yenilenebilir enerji teknolojilerindeki sıçramasını da hızlandıracak.