1990'lı yılların ikinci yarısında, 'entelektüel sermaye' kavramı sıklıkla dillendirilmeye başlandığında, dünyada ve Türkiye'de şirketlerin ve iş dünyası temsilcilerinin tepkisi o gün şu boyuttaydı: 'İyi de, entelektüel sermayenin ölçüm kriteri ne olacak, şirketler için ölçümü zor kavramlar ne kadar öncelik kazanabilir?'. Bugün, kimse entelektüel sermaye kavramını tartışmıyor. Çünkü, 21. Yüzyıl'da bu derece yoğun bir dijitalleşme, inovasyon ve 'dönüşüm' rekabetinin ortasında, şirketleri birbirinden ayıran bizatihi entellektüel sermaye oldu. Şimdi ise, Türk şirketleri için yeni bir kavramlar bütünü, şirketleri birbirinden ayrıştıracak yeni bir değerlendirmeler bütünü öne çıkıyor. Kısası 'ÇTKY', Açılımı şirketin Çevresel, Toplumsal ve Kurumsal Yönetişim performansı. (Environmental, Social and Governance, ESG)
Bu köşeden duyurmak isterim ki, iki yıl içerisinde, yapılan ve yapılacak olan düzenlemeler ile, para ve sermaye piyasalarında bir şirketin piyasa değerini belirlemede, şirketin kredi kullanmayı hak edip etmediğine en öncelikli değerlendirme kriteri 'ÇTKY' olacak. Dünyanın önde gelen tüm ekonomilerinde, bilhassa AB ve OECD çatısı altında, 2025 yılından itibaren şirketin, firmanın 'ÇTKY' raporları istenmeye başlanacak. 'Çevresel Performans'ta, şirketin iklim değişikliğine uyumu ve iklimin korunmasına katkısı, üretim girdilerini ne kadar etkin kullandığı, doğal kaynakları minimum kullanma becerisi, sıfır atık yönetimi, hava kirliliğini azaltacı ve doğal bitki örtüsünü koruyucu tedbirleri hususlarında kendisinden detaylı rapor istenecek.
'Toplumsal Performans'ta, insan ve çalışan hakları konusundaki duyarlılığı, çocuk işçi veya mahkum işçi çalıştırıp çalıştırmadığı, modern köleliğe karşı net bir duruşu olup olmadığı, çalışma koşullarını ne ölçüde iyileştirdiği, işçi-işveren ilişkilerinde ne ölçüde yapıcı bir tutum sergilediği konusunda kendisinden detaylı rapor istenecek. Türkiye'nin kendi kültür coğrafyası açısından, Türk şirketlerinin en güçlü olduğu alanların başında 'Toplumsal Performans' geliyor. Çünkü, istisnai olarak kimi yanlışlıklar, kötü uygulamalar ve hatalar gözlemlense de, Türk şirketlerinin, firmalarımızın 'Toplumsal Performans' konusunda özel bir hassasiyeti ve çabası söz konusudur. Üçüncü başlık ise 'Kurumsal Yönetişim'. Ülkemiz iş dünyasının asla yabancı olduğu bir konu değil. Tersine, son 10-15 yıldır ciddi bir bilinçlenme söz konusu. Çalışanların performanslarına ödüllendirici mekanizmalar, etkin ve şeffaf bir vergi stratejisi, rüşvet ve yolsuzluğa sıfır tolerans, siyasi lobilicilik ve bağışlar konusunda etik kurallar, yönetim kurulunda uzmanlık ve kadın-erkek eşitliğine özel ihtimam önümüzdeki yıllarda şirketlerin piyasa değerini, bankadan kredi alırken ki performansını derinden etkileyecek kriterler olacak. Bu konuda, AB'nin adım adım yürürlüğe koyacağı düzenlemeleri ve OECD çatısı altında tüm üye ülkeleri kapsayacak politika ve strateji adımlarını iyi takip edin. 'ÇTKY' performans başarısı her şirketimize sürdürülebilir ihracat, finansmana kolay erişim ve itibar olarak dönecek.