İki hafta sonra dünya medyasının bir numaralı gündem maddesi Birleşmiş Milletler (BM) Uluslararası İklim Zirvesi (COP28) olacak. Bir 'küresel iklim krizi' yaşanıp yaşanmadığı hala belirli kesimler arasında önemli bir tartışma konusu olsa da, son 50 yılda görülmemiş ölçüde sıcaklık artışları ve büyük çaplı doğal afetler, söz konusu tartışmaların ötesinde bir insanlık dramını, ağır bir trajik ortamını da beraberinde getiriyor. Yüzyıllardır tutulan kayıtlar ışığında, bilhassa 19. Yüzyıl'dan beri tutulan teknik veri ve kanıta dayalı kayıtlarla, 2023 yılının tarih boyunca kaydedilen en ciddi sıcaklık artışının yaşandığı yıl olarak kayıtlara geçmesine az kaldı.
Öyle ki, Dünya Meteoroloji Teşkilatı'nın (WMO) iki hafta önceki açıklaması, yaz ortası başlamış olan El Nino içinde bulunduğumuz kasım ayı ocak ayları arasında en yüksek etkisini göstererek bir sıcaklık artışı rekoru kırılabileceğine işaret ediyor. Nitekim, bu yılın ocak-ekim döneminde küresel ortalama sıcaklık artışı 1,43 dereceyi aştı. Bu rakam, tarihin en yüksek sıcaklık artışı anlamına geliyor. Anlamı, dünyanın bazı bölgelerinde tarihin en ağır kuraklık riskleriyle yerleşim bölgelerinde temiz su imkanının tümüyle kurumasıyla artan salgın hastalık riski, buna karşılık dünyanın diğer bölgelerdeki aşırı yağmurlar nedeniyle artan sivrisineklerin ise sıtma hastalığı tehdidi riskini arttıracağı gerçeği.
Küresel iklim krizinin tetiklediği aşırı sıcaklık artışının son 10 yıldaki en kritik etkilerinden birisi, bakteri ve virüslerin yaygınlaşmasına bağlı olarak artan hastalıklar için kullanılan antibiyotik miktarının da artması nedeniyle, bilhassa yeni doğan çocuklar ve küçük yaştaki hastalarda, belirli oranda yetişkinlerde antibiyotiklerin yüzde 50'sinin tedavilerde sonuç vermemeye başlamış olması. Buna, artan aşırı sıcaklarla ve aşırı sert esen rüzgarlarla güç kazanan tarımsal üretime tehdit oluşturan hastalıkların artık kıtadan kıtaya kolayca atlamasını ve dünyanın her yerinde tarımsal üretimin tehdit altında kalması ile artan 'küresel gıda arz güvenliği krizi'ni ekleyin. Küresel iklim krizi dünya genelinde 'küresel açlık' tehdidini de büyütüyor.
El Nino'nun pirinç hasadında sorun yaratabileceği uyarısıyla birlikte, Güney ve Güneydoğu Asya'daki birçok ülke mevcut stoklarını korumak adına ihracatı kısıtlayıcı tedbirlerini devreye almış durumda. Örnek vermek açısından, Hindistan belirli pirinç çeşitlerinde ihracatı yasaklarken, Endonezya'nın bazı bölgelerinde erken hasat yapılması planlanmakta. Bunun yanı sıra, gerek Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO), gerekse de bölgesel sağlık kuruluşları, sıcak hava dalgalarının sebep olduğu fizyolojik etkiler ve aşırı doğal afetler nedeniyle, ABD ve Avrupa'da bile 100 binin üzerinde insanın yaşamını yitirdiğine işaret etmekte. Daha fakir coğrafyalarda ise, sıtma ve dang humması gibi hastalıklara yönelik tehditler büyüyor. Küresel iklim krizinin tehdit kapasitesindeki büyümenin geri dönülemez sonuçlarına artık çok yakınız.