Türkiye ve bilhassa İstanbul uzunca bir süredir dünyanın önde gelen çok taraflı uluslararası teşkilatlarının ana merkezleri dışındaki en önemli ofislerine, en önemli bölgesel merkezlerine ev sahipliği yapmakta. Dünya Bankası'nın kardeş kuruluşu Uluslararası Finans Kurumu'nun (IFC) Washington dışındaki en büyük ofisi İstanbul'da. Birleşmiş Milletler'in (BM) Kalkınma Programı (UNDP) dünyadaki en önemli ofislerinden birisi, Balkanlar'a, Kafkaslar'a Avrasya'ya, Orta Doğu ve Kuzey Afrika'ya dokunan UNDP Ofisi yine Türkiye'de. UNDP'nin İstanbul Uluslararası Özel Sektör Kalkınma Merkezi (IICPSD) İstanbul'da. ABD tarafından kurulmuş olan ve küresel ölçekte internet ağı ile ilgili en önemli çalışmaları yürüten İnternet Tahsisli Sayılar ve İsimler Kurumu'nun (ICANN) San Francisco'daki ana merkezi sonrasında, 129 ülkeye bakan bölgesel ofisi İstanbul'da.
Avrupa Yatırım ve Kalkınma Bankası'nın (EBRD) en önemli ofislerinden birisi İstanbul'da. BM'nin az gelişmiş ülkelerin teknolojik gelişimine katkıda bulunmak amacıyla oluşturduğu BM Teknoloji Bankası yine İstanbul'da. Burada saymaya devam etsek sığdıramayız. Çünkü, Türkiye ve İstanbul, sadece ticari, ekonomik, diplomatik yönüyle değil, ulaştırma, lojistik ve üretim merkezi rolüyle, Asya, Avrupa ve Afrika arasındaki, 3 kritik önemdeki kıta arasındaki erişebilirliğin, çok yönlü iletişim ve ulaştırma ağlarının da birleşme, geçiş ve kavşak noktası. Bu nedenle, 100. yılını bu yıl idrak edeceğimiz Cumhuriyetimizin, Ülkemizin pek çok alanda gerçekleştirdiği reformlar, demokrasi kültürü, teknolojik hamleleri adına da, coğrafyamızdaki 1. ve 2. kuşak komşu ülkelerin de ilham kaynağı.
Türk özel sektörünün son 25 yılda, kurumsallaşma, küresel ticaret ve tedarik zincirinin güçlü bir halkası olma, ar-ge, inovasyon alanlarında, KOBİ'lerin kurumsallaşması adına attığı güçlü ve sürdürülebilir adımları da, söz konusu kıymetli tecrübeyi ve birikimi de onlarca ülke ve STK'yla paylaştığı pek çok uluslararası çalışma ve işbirliğine imza atan bir ülke Türkiye, imza atan bir şehir İstanbul. Bu nedenle, Ticaret Bakanlığımızın liderliğinde, Dışişleri Bakanlığımızın katkılarıyla Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı'nın (OECD) İstanbul Merkezi'nin kurulmasına ve yüzbinlerce km karelik bir coğrafyaya hizmet edecek, Türkiye'nin etrafındaki 1 milyar nüfusa sahip çok sayıda ülkeye hizmet edecek, İstanbul'da kıtaları buluşturacak bir merkez kurması elbette şaşırtıcı olmamalı. Nitekim, resmi açılışı küresel pandeminin ortasında gerçekleştiğinden, OECD'nin dijital teknoloji ve siber güvenlik standartlarının tam anlamıyla karşılandığı merkezinin fiziki açılışı uzun sürdü.
'Kovid-19'un tüm dünyada sebep olduğu karantina ve kısıtlama tedbirlerinin ortasında, OECD İstanbul Merkezi fiziki olarak 2022 yılı haziran ayında faaliyetlerine başlayabildi ve şu ana kadar adeta 2 yılın acısını çıkaracak kadar uluslararası zirve, etkinlik ve toplantıya, İstanbul Sanayi Odamızın destek ve katkıları ile, Odakule'de imza attı. Bir toplantıya da İstanbul Ticaret Odamız ev sahipliği yaptı. OECD İstanbul Merkezi, kısa sürede OECD çatısı altında yürütülen Orta Doğu ve Kuzey Afrika, Afrika, Batı Balkanlar ve Güneydoğu Avrupa, Avrasya, Güney Doğu Asya ve Latin Amerika gibi bölgesel programların tümünü kapsayan, söz konusu bölgesel programlar arasında sinerjiyi güçlendiren, iklim değişikliği, yeşil enerji dönüşümü, dijital dönüşüm, cinsiyet eşitliği ve kadınların iş hayatında güçlendirilmesi, KOBİ'lerin kurumsal dönüşümü, reel sektöre yeni finansman imkanları, iş ortamının güçlendirilmesi, erişebilirlik ve güçlü altyapı yatırımları ağı, sürdürülebilirlik gibi alanlarda zirvelere, beyin fırtınası toplantılarına, projelere imza atacak. Türkiye ve İstanbul her daim küresel ve bölgesel çekim merkezi olmayı sürdürecek.