Türkiye, iki 'siyah kuğu', 'Kovid-19' küresel virüs salgını ve Rusya-Ukrayna Savaşı'nı dünyanın önde gelen pek çok ekonomisinin başaramadığını başararak, üretim gücünü, istihdam kapasitesi koruyarak ve ilerleterek; ihracat cephesinde ise adeta rekorlara doymayan bir performansla geçirdi. Bu durum, 2020'de, küresel pandeminin dünya ekonomisini perişan ettiği yılda, Türkiye'yi dünyanın önde gelen 50 ülkesi arasında yılı 'pozitif' büyüme ile tamamlamayı başarabilmiş sadece 5 ülkesi arasında 4. sıraya taşırken, 2021'de 'sürdürülebilir' büyüme başarısı, Türkiye Ekonomisi'ni OECD üyesi ülkeler içerisinde ilk 2, G20 ülkeleri içerisinde de ilk 3'e taşıdı. Son açıklanan 3. çeyrek büyüme verilerimiz, 2021'de olduğu gibi, OECD üyesi ülkeler içerisinde ilk 2'yi, G20 ülkeleri içerisinde de ilk 3'ü garantilediğimizi gösteriyor.
Hiç şüphesiz, OECD üyesi 38 ülke arasında yılı birinci sırada mı, ikinci sırada mı tamamlayacağız; G20 Grubu'nda ise 2. mi, yoksa 3. sırada mı tamamlayacağız, 4. çeyrek büyüme oranımız ile diğer ülke ekonomilerinin 2 'siyah kuğu'dan etkilenme dereceleri hiç şüphesiz yıl sonu performanslarını belirleyecek. Bununla birlikte, önümüzdeki mart ayı sonunda açıklanacak tüm 2022 yılı GSYH büyüme oranı açısından, TÜİK'in açıkladığı yüzde 3.9 düzeyindeki 3. çeyrek büyüme oranı, yüzde 5 ile 5.4 aralığındaki yıl sonu büyüme oranı tahminlerinin şimdiden yukarı doğru revize edilmesini gerektirecek. Bu nedenle, gerek IMF ve Dünya Bankası'nın aralık ayında, gerekse de OECD'nin 2023 yılının ocak ayında yayınlayacakları 'revize' küresel ekonomik görünüm raporlarında, Türkiye'nin 2022 büyüme oranının yeniden yukarı doğru revize edilmesine şahit olabiliriz.
Ağır bir küresel pandemi dönemi sonrasında, hizmetler sektöründeki güçlü toparlanma ve reel sektörde süregelen yatırım-üretim hamlesi ile, 3. çeyrekte, bir önceki yıla göre, finans ve sigorta faaliyetleri yüzde 21.6, bilgi ve iletişim faaliyetleri yüzde 13.9, mesleki, idari ve destek hizmet faaliyetleri yüzde 12.6, kamu yönetimi, eğitim, insan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetleri yüzde 7.6, hizmet faaliyetleri yüzde 6.9, diğer hizmet faaliyetleri yüzde 4.9, gayrimenkul faaliyetleri ise yüzde 4.1 katma değer artışı yakalayarak, bir kaç çeyrek dönemdir tarım ve sanayi sektörleri ağırlıklı yürüyen büyüme sürecine önemli katkı sağlayarak, 3. çeyreğin 'topyekun' sıçrama dönemi olduğunu teyit ettiler. Nitekim, tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörü yüzde 1.1; sanayi sektörü ise yüzde 0.3 arttı. Tek gerileyen sektör ise, yüzde 14.1 oldu.
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH endeks artışı ise, bir önceki çeyreğe göre yüzde 0.1 azaldı. 3. Çeyrek yaz dönemi olmasına rağmen, mal ve hizmet üretiminin hız kesmediğinin önemli kanıtı. Çünkü, genel beklenti çeyrekten çeyreğe performansın yüzde -0.3 olacağı yönündeydi. Hane halkı 3. çeyrekte de tüketim harcamalarını sürdürür iken, net ihracatın büyümeye katkısının da devam ettiğine şahit olduk. AB'nin yakın coğrafyadan tedarik arayışlarının güçlendiği dönemde, Türkiye'nin ihracat performansı hiç şüphesiz büyümeye katkı sağlamayı sürdürecek. Önümüzdeki mart ayı sonunda açıklanacak 4. çeyrek ve tüm 2022 büyüme oranlarında şaşırmaya ve Türk reel sektörünün üretim, istihdam ve ihracat başarısını alkışlamaya devam edeceğiz.