Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) bugün dünyadaki en önemli uluslararası kuruluşlardan biridir. Politik ve askeri bir ittifak olan bu örgüt Avrupa ve Kuzey Amerika'dan 30 ülkeyi bir araya getirir. Bu ülkeler bir araya gelerek güvenlik ve savunma konuları üzerinde danışmalarda bulunurlar ve işbirliği yaparlar. Bu bağlamda NATO siyasi konular ve güvenliğe ilişkin konularda bu iki kıta arasında eşsiz bir bağ oluşturur. NATO, aynı zamanda stratejik ve taktik bir görev gücüdür de.
İçinde bulunduğumuz dönem, bir süredir yazılarımızda sıklıkla vurguladığımız iki 'siyah kuğu', küresel pandemi ve Rusya-Ukrayna Savaşı başta olmak üzere, iklim değişikliği, çevre ve karbon, dijitalleşme ve siber güvenlik, gıda güvenliği ve tarımın geleceği, enerji güvenliği, enerji dönüşümü ve küresel tedarik zinciri ile küresel lojistik başlıklarının dünya ekonomisi ve küresel ticaret üzerindeki geniş kapsamlı etkileri, gerçekleşen ve olası tehditleri, tahribatı analiz etmek ve gerekirse önlemek için 'stratejik ve taktik bir görev gücü'nü önceliklendiriyor. Yani, ekonominin NATO'su bir yapıdan söz ediyoruz.
Bu, uluslararası kurum Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) hiç kuşkusuz. OECD, 1961'de, Marshall Yardım Planı'nın bir devamı olarak, yalnızca küresel düzeyde yeni başarı hikayeleri ve yeni inisiyatifler için bir yol gösterici (think-tank) olarak değil, aynı zamanda üye ülkeleri ve paydaşlarını ürettiği istatistiki veriler, küresel ve sektörel standartlar ve gerekçelerini detaylı izah ettiği politika tavsiyeleri ile desteklemeye hazır bir 'uygulayap' platformu (do-tank) da olarak hizmet etmekte. Bugün ise, iki 'siyah kuğu' küresel pandemi ve Rusya- Ukrayna Savaşı'nın temsil ettiği bölgesel ve küresel gerginlikler karşısında, artık dünya ekonomisi ve küresel ticaret için etkin bir stratejik ve taktik bir görev gücüne de (force-tank) dönüşüyor OECD.
38 üye ülke için ekonominin her alanı, enerji güvenliğinden gıda güvenliğine, lojistik ve ulaştırma güvenliğinden küresel iklimin ve yeryüzünün geleceğine aksiyon alan, strateji ve taktik üreten bir ekonomi NATO'su. OECD, bu yönüyle, hem Avrupa'yı, hem Kuzey Amerika'yı, hem Latin Amerika'yı, hem Orta Doğu ve Afrika'yı, hem de Asya-Pasifik'i yeryüzünün ve insanlığın geleceği için daha kapsayıcı bir dünya ekonomisi platformunda buluşturmak üzere geceli-gündüzlü çalışıyor. Aralarında kurucu üye Türkiye'nin de yer aldığı 38 ülke, demokrasi, insan hakları, piyasa ekonomisi ve adil ticaret kuralları odaklı bir küresel ekonomik sistemin var edilmesi, korunması ve geliştirilmesi adına yoğun bir işbirliği yürütüyorlar.
Küresel ekonomik sistem, iklim, karbon salınımı, siber güvenlik, küresel finans sistemi ve küresel borç sorunu, enerji ve gıda güvenliği, adil ticaret kuralları ve küresel emtia fiyatlarında istikrar adına tarihinin en zor sınamalarından geçecek. OECD tüm bu zorluklar ve sınamalar için çözüm önerisi, politika, strateji ve taktik üretmek üzere yoğun bir kaç yıl geçirecek. Uluslararası kuruluşun 60. Yıl Yeni Vizyon Belgesi ve Küresel Strateji Belgesi bu manada önemli ipuçlarına işaret ediyor. Küresel ekonomik sistemin geleceği adına OECD'ye yakından takip etmeyi ihmal etmeyin.