Göç ve mülteci meselesi dünyanın en öncelikli sorunları arasında yer alıyor. 2022 sonu itibariyle 281 milyona ulaşmasından endişe edilen mülteci sayısına, 2030 yılına kadar 44,3 milyon insanın daha ekleneceğine dair projeksiyonlar düşündürücü. Birleşmiş Milletler'in (BM) bu hafta, 14-18 Şubat haftasında 'Göç Haftası'na ev sahipliği yapıyor olması şaşırtıcı olmamalı. Üstelik, BM Göç Ağı 'Göç Haftası'nı, ilk kez düzenlenecek Uluslararası Göç İnceleme Forumu'nun (IMRF) 3 ay öncesinde gerçekleştirerek, 'güvenli ve düzenli göç' için Küresel İlkeler Sözleşmesi'nin (GCM) ortak vizyonu ve yol gösterici ilkelerine tüm aktörlerin güçlü katılımını teşvik etmeyi hedefliyor.
BM açısından bir başka kritik önemdeki başlık ise 'iklim göçü'. Küresel iklim değişikliğinin sebep olduğu kuraklık ve güçlü doğal afetlerin sebep olduğu tehdit ve tahribat, önümüzdeki dönemde 'iklim göçü' ve 'iklim göçmeni' kavramlarını daha fazla konuşmamıza sebep olacak. Nitekim, BM Göç Ağı'nın gerçekleştirdiği 'göç haftası'nda, Kolombiya Üniversitesi ve New York Şehir Üniversitesi araştırmacılarının birlikte yayınladıkları rapor, 'iklim göçü' ve önümüzdeki dönemde şehirlerin rolüne yönelik önemli ipuçları sağlıyor. İki üniversitenin araştırmacıları, Dünya Bankası'nın geçtiğimiz eylül ayında yayınladığı iklim göçüne yönelik raporda paylaşılan verileri ve tespitleri daha da ileriye götürmüşler. Rapordaki en kritik tespit, iklim değişikliği krizinin tetiklediği, tetikleyeceği göçlerin, şehir nüfuslarında ciddi artışlara yol açabileceği gerçeği.
Dünya Bankası'nın çalışması, 2050 yılına kadar, küresel ölçekte 216 milyon kişinin kuraklığın ve doğal afetlerin sebep olabileceği su ve gıda kıtlıklarının yanı sıra, aşırı hava olayları yüzünden göç etmek zorunda kalabileceğini gösteriyor. İki üniversitenin araştırmacıları, Dünya Bankası'nın raporundaki tespit ve projeksiyonlara bağlı olarak, bilhassa Orta Amerika ve Meksika'da şehirlere yönelik iklim krizinden kaynaklı önemli bir göç hareketi yaşanabileceğine işaret ediyor ve iklim krizinin 2050 yılına kadar bu bölgedeki şehir merkezlerine 10.5 milyon kişinin göç etmesine neden olabileceğini ortaya koyuyor.
Söz konusu çalışma, Orta Amerika ve Meksika'ya işaret ediyor olsa da, aynı zamanda dünyanın her yerinde büyük şehirlerin göç merkezlerine dönüşebileceğini öne sürmekte. Dünya Bankası 216 milyon insanın iklim krizi için yer değiştirebileceğine işaret etse de, 1 milyardan fazla kişinin iklim krizi tehdidiyle karşı karşıya olduğunu da hatırlatıyor. Akademik araştırmanın en önemli uyarısı ise, konunun bir tehdit veya kriz olarak algılanmasından çok, bu göçü çekecek olan dünya şehirlerinin önceden yeni göçe bağlı şehir planlamalarını, alt ve üst yapı yatırımlarını önceden tamamlayarak, söz konusu göç dalgasına baştan hazır olmaları.