'Kuşak-Yol' inisiyatifiyle 21. Yüzyıl'ın güç merkezlerinden birisi olmayı hedefleyen Çin'in son dönemde içinden geçtiği süreç, son 10 yılda izlemeye özen gösterdiği dikkatli ve özenli süreçle, 'yumuşak ve itinalı diplomasi'yle uyuşmazlık gösteriyor. Küresel virüs salgınının 'bir numaralı' sorumlusu suçlamalarını bertaraf etmeye çalışan Çin'in, ABD ve kimi batılı ülkeyle yaşadığı diğer bir gerginlik konusu ise Hong Kong'la ilgili 'ulusal güvenlik yasası'. ABD, gerek 'Kovid- 19'u, gerekse de 'ulusal güvenlik yasası'nı bahane ederek, hem Çin'e, hem de Hong Kong'a yönelik ticari yaptırım kararı almaktan, Çin'le mutabık kalınan 1. Faz ticaret mutabakatını askıya almaktan söz ediyor. Çin de ABD'nin bu tavrına 'mukabili'yle cevap vereceğini ifade ediyor.
Çin bir yandan çok yönlü meselelerle uğraşırken, bir yandan da 'Kuşak- Yol' inisiyatifinin önemli koridorları olarak, Güney, Orta ve Kuzey koridorlarındaki tüm ülkelerde zenginleştirilmiş ekonomi-politik ilişkiler geliştirme gayretinde. Ancak, son dönemde, 'Güney Koridoru'nun vazgeçilmez ülkeleri Hindistan, Pakistan ve İran'la ilgili gelişmeler, güney koridorunda işlerin hiç de kolay olmayacağına işaret etmekte. Zaten, Pakistan ve Hindistan arasında bir 'kördüğüm'e dönüşmüş olan 'Keşmir' meselesi başla başına ağır bir sorun iken, Hindistan-Çin sınırında geçtiğimiz günlerde yaşanan çatışma sonrasında, her iki taraftan askerlerin kaybedilmesi, Hindistan-Çin ilişkilerinde yeni gerginliklerin de habercisi oldu.
Hindistan Hükümeti, dün aldığı bir kararla, kısa video uygulaması TikTok, e-ticaret devi Alibaba'nın UC Web, WeChat gibi, Çin menşeli 58 uygulamayı yasakladı. Dünyanın en kalabalık ülkesi unvanını çoktan Çin'in elinden almış olan Hindistan'da satılan cep telefonları ve mobil uygulamalar Çin şirketleri için inanılmaz bir pazar. Bu nedenle, Çinli şirketler için oldukça yüklü bir gelir kaybı olmasının yanı sıra, 'Kuşak-Yol' projesinin geleceği açısından da denklem karışmış gözüküyor.
Libya denkleminde ise, planları suya düşmüş olan Fransa'nın kızgınlığı Cumhurbaşkanı Macron'u o kadar savurmuşa benziyor ki, 'insanlık suçu' boyutunda deşifre olan planları ört bas edebilecekleri umuduyla, Türkiye'yi insanlık suçu işlemekle suçlama çılgınlığına düşecek kadar savrulmuş durumdalar. Fransız enerji şirketi Total'in genel müdürü Christophe de Margerie'nin Moskova havalimanındaki uçak kazasındaki ölümü hala sır. Acaba, Fransa ile Rusya arasında Libya pazarlığı o günlere mi uzanıyor? Uçak kazasının Kaddafi'nin 20 Ekim 2011'de öldürülmesinden 3 yıl sonra, 21 Ekim 2014'de gerçekleşmesi tuhaf değil mi?
Hafter'e bağlı güçlerin geride bıraktıkları füze ve silahların seri numaraları, ABD'den Fransa'ya satılan silahlar olduğunun kanıtlanmasına sebep oldu.
Çin ve Rusya ile yeni bir ilişki dönemi kurmak isteyen Almanya ve Fransa ile ABD arasında gerginlik tırmanacak. ABD'nin 'Yeni Atlantikçi' siyasetçileri, hiç şüphesiz 'küreselci' Macron'u rahat bırakmayacaklardır.