Reel sektörün her ay nabzını tutan TCMB'nin reel kesim güven endeksi, nisan ayından bu yana, reel sektörün gidişata yönelik hissiyatı ve geleceğe dönük beklentilerine bağlı olarak, sınırlı bir gerileme, ardından toparlanma yaşıyor. Ağustos ayında, fabrikasına gelen siparişten belirli bir memnuniyet içinde olan reel sektör, eylül ayında bu memnuniyeti kısmen kaybetse de, ekim ayında gelen siparişlerle yeniden morallenmiş gözüküyor. Son 3 ayda fabrikaya gelen sipariş miktarından duyduğu memnuniyet veya memnuniyetsizlik bazında bakıldığında, ekim ayında memnuniyet boyutunda önemli bir sıçrama gözleniyor.
Gelecek 3 aya yönelik beklentilere baktığımızda ise, her ne kadar nisan ayındaki gelecek üç aya yönelik üretim hacmi seviyesi en yüksek değere işaret etmiş olsa da, sonraki aylarda gelecek 3 aya yönelik üretim beklentisi aynı ölçüde bir memnuniyete işaret etmemiş olsa da, ekim ayında gelecek 3 aya yönelik beklentinin pozitif yönde, memnuniyet beklentisi noktasında yeniden yükselmiş olması, beklentinin yeniden güçlenmesi önemli. Gelecek 3 aya yönelik ihracat sipariş beklentisi de, aynı şekilde mayıs ayından beri güçlü seyrini koruyor. Bu durum, ihracat siparişlerinin üretime ve Türkiye'nin büyümesine katkısının devam edeceği mesajını güçlü kılmakta.
TCMB'nin 'önden yüklemeli' faiz indirimleri hızla bankacılık sistemindeki kredi hacmine yansırken, Türkiye Ekonomisi'ne yönelik toparlanma algısı güçlü bir şekilde devam ederken, tüm bu gelişmelerin kredi faiz oranlarına, kredinin kullanım maliyetlerine ve kredi kullanma iştahına olumlu yönde yansıdığı bir konjonktürde, reel sektörün beklenti anketinde önümüzdeki 3 aya yönelik olarak hem yatırım yapma eğilimi, hem de istihdama yönelik olarak giderek güçlenen bir eğilime işaret ediyor olması çok önemli. Tüm bu iyileşen tablo, hiç şüphesiz önümüzdeki aylarda reel sektörün genel gidişata yönelik algısını da olumlu yönde yansıyacak.
Reel sektör firmalarının yüzde 43 ile 46 arası bir bölümü tüm 2019 boyunca fabrikada üretimi kısıtlayan herhangi bir sıkıntıyla karşı karşıya olmadığını belirtirken; ki bu oranın bu derece güçlü bir küresel ekonomi-politik belirsizliğin ve bunun Türkiye Ekonomisi'ne yansımalarının olduğu bir dönemde bu düzeyde olması önemli; firmaların yüzde 23'ü talep yetersizliğinden şikayet ederken, bu oran yüzde 21'e doğru sınırlı bir azalma göstermiş.
Hammadde veya ekipman yetersizliği şikayeti yüzde 10,3'den 11,5'e yükselmiş; mali imkansızlıklar ise yüzde 10,2'den yüzde 9,2'ye gerilemiş. Avrupa Birliği pazarına mal satımında, firmalar sınırlı da olsa bir miktar rekabet avantajı kaybı yaşadıklarına işaret ederken; ki bunda eurodolar paritesinin sene başında 1,20 dolar iken 1,10 doların altına kadar bile gerilemesinin etkisin gözleniyor; AB dışı pazarlara yapılan ihracatta rekabet kaybı algısının, yine sınırlı ölçüde de olsa, bir kademe daha yüksek olduğunu görüyoruz. Reel sektörün bu azmi 2020'de yüksek pozitif büyümeyi tetikleyecek.