İktisat alanında, para ve maliye politikası gibi alanlar, aramızda hayli tartışmaya açık; ekonomistlerin yoğun bir bölümünün aynı görüşte bir araya gelmelerinin en zor olduğu alanlardır. Bununla birlikte, Prof. Dr. Asaf Savaş Akat'ın bir tespiti kritik önemdedir: 'Para Politikası ilkel bir iktisadi araçtır'. Ben, bu ifadeyi, Taş Devri'nde beslenmek için iri cüsseli bir hayvan avlamak zorunda olan insanların mücadelesine benzetirim. Yani, enflasyon veya makro ekonomik dengesizlikleri 'avlanması gereken bir hayvan'a benzetirsek, para politikasını 'ince ayar' kullanarak, yani hayvanı kuş tüyüyle 'gıdıklayarak' bir sonuç elde edemezsiniz.
Tersine, 'mızrağı hayvanın böğrüne saplayarak', piyasanın para politikasıyla gereken mesajı 'net' bir şekilde anlamasını sağlamanız gerekir. TCMB üst yönetimi ve Para Politikası Kurulu'nun kararlarına yönelik, zaman zaman teknik boyuttaki eleştirilerimizin özü, 'doğru zaman'da aşırı 'ince ayar' gözetici adımlardı. Çünkü, para politikası kararlarından elde edilebilecek net etkiyi ya zayıflatıyor, ya da makro ekonomik dengeye yansımasını aşırı geciktiriyordu. Bu nedenle, dünkü Para Politikası Kurulu toplantısında, tam da para politikası teorisinin ruhuna uygun bir şekilde, TCMB 'mızrağı' sapladı.
Küresel ölçekte, önde gelen merkez bankaları zaten para politikası patikasını 'yumuşak' alana doğru yaklaştırırken, TCMB'nin dünkü ve eylül ayındaki toplantısında 6 ile 6.5 arası bir faiz indirimi alanı şekillenmeye başlamıştı. TCMB, piyasanın dile getirmeyi tercih ettiği beklentiye benzer şekilde, iki toplantıda yapacağı indirimi ya dünkü toplantıda 2.5, eylül toplantısında 3.5, ya da yarı yarıya da yapabilirdi. TCMB, doğru zamanda, doğru hamleyle, gecikmeden, 6-6.5'luk birikimli indiriminin ilk diliminin 4.25 olmasını daha uygun görerek, böyle bir kritik önemde adımın piyasayı canlandırıcı, büyüme ve istihdama olası pozitif etkisini geciktirmemiş oldu.
Açık ve net; TCMB bu adımı atmasaydı, TL'nin sağladığı 'yüksek' reel faiz nedeniyle, bilhassa yaz sonuna doğru hızlanabilecek döviz girişi nedeniyle TL'nin değerlenmeye başlaması, Türkiye'nin yeni rekorları koşan mal ve hizmet ihracatını da olumsuz yönde etkileyebilirdi. Bu nedenle, Türkiye'nin dış rekabet becerisi adına da TCMB doğru bir adım attı. Avrupa Merkez Bankası (ECB) toplantısından çıkan mesajlar da, TCMB'nin adımını bir kat daha doğrular nitelikte oldu. Önümüzdeki haftaki ABD Merkez Bankası (FED) toplantısı da bu 'doğru' adımı katmerleyecek.