Hem konvansiyonel, hem katılım bazlı, hem de bünyesinde yeni finans teknolojilerine dayalı dijital finans imkânlarını barındıran bir finans sektörüyle, Türkiye ekonomisinin sağlam temeller üzerinde istikrarlı ve sağlıklı bir biçimde büyüyeceği bir 'değişim rüzgârı' başlıyor Türkiye, küresel düzende bu ölçüde bir yeniden yapılanmanın dolu dizgin yaşandığı bir konjonktürde, sahip olduğu jeo-stratejik avantaj ve kabiliyetleri bağlı olarak, hem kritik önemde fırsatlarla, hem de kritik önemde tehdit ve risklerle de karşı karşıya. Bu da, Türkiye için hiç durmaksızın, üretim ve reel sektör dostu bir büyüme modeli, yüksek katma değere dayalı ihracat ve ülke ekonomisinin dışa bağımlılığın azaltılması boyutunda pek çok ev ödevimiz olduğuna işaret ediyor.
ÖNEMLİ BAŞARILAR SAĞLANDI
Geçtiğimiz 19 yılı, Türkiye ekonomisi açısından 1. nesil ekonomik reformlarda önemli başarılara imza atarak geçirdik. Bugün, küresel rekabetin parametreleri değişirken, Türkiye ekonomisinin 'maliyet yönetimi'ne odaklı, yatırım cazibesini katlayan bir ekonomiye dönüşmesi adına, yeni nesil reformlara ağırlık vermemiz gereken yeni bir dönemin başlangıcındayız.
Türkiye ekonomisi'nin bugün ve geleceği adına, stratejik sektörlerde yatırımların hızlandığı, yatırımların finansmanı adına yepyeni modellerin devreye girdiği, sermaye piyasasının derinleştiği, İstanbul'un bölgesel bir hizmet, finans ve tasarım merkezine dönüştüğü, Türkiye'nin ulaştırma, lojistik, enerji gibi vazgeçilmez başlıklarda kritik önemde bir kavşak noktası olduğu pek çok çalışmayı, pek çok adımı değerlendiriyoruz.
YENİ BİR EKOSİSTEM
Bu süreç, binlerce yıldır üretimin ve ticaretin beşiği konumunda olan Anadolu'dan da yeni başarı hikâyeleri çıkarmamız gerektiği anlamına geliyor. Türkiye'nin dünyanın yakın geleceği adına, başta tarım ve gıda arz güvenliği ve enerji güvenliği olmak üzere, 'sürdürülebilir kalkınma hedefleri'nde öne çıkan başlıklarda önemli roller üstlenebileceği fırsatlarla karşı karşıyayız. Bu doğrultuda, üretim, ticaret ve finansman alanlarındaki konvansiyonel yaklaşımları bir kenara bırakarak, Türkiye ekonomisi için dijitalleşme ve bilgi ekonomisine dayalı yeni bir ekosistem oluşturmamız gerekiyor.
ZİHİNSEL DÖNÜŞÜM ŞART
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın koordinasyonunda, ekonomi yönetimi yerel seçimlerin hemen sonrasında hızlandırmak üzere, Türkiye ekonomisi için yeni bir büyüme modeli, 'maliyet yönetimi' odaklı yeni bir ekonomi politikası seti oluşturarak, yeni nesil reformlarla Türkiye ekonomisindeki 'zihinsel dönüşüm'ü hızlandıracak bir yol haritasının tüm detaylarını oluşturmakta.
Bakan Albayrak, söz konusu değişim sürecinin önemli sac ayaklarından birisini, yeni nesil reform anlayışına dayalı yepyeni bir vergi mimarisi olarak tanımlıyor. Reel sektörün rekabetçiliğine odaklı, rekabetçiliğini güçlendirecek yepyeni bir vergi mimarisi.
FİNANS MİMARİSİ
Bakan Berat Albayrak, diğer bir sac ayağını ise, yeni bir finans mimarisi olarak işaret etmekte.
Türkiye ekonomisinin 1970'lerden beri en önemli ekonominin sıkıntılarından birisini salt bankacılık sektörüne dayalı bir mali piyasa oluşturmakta. Oysa, ekonomik büyümenin sürdürülebilir kılınması adına, mali piyasalar ve reel sektör arasındaki ilişkinin sağlıklı ve güçlü olmasının kilit unsurlarından birisini, güçlü bir bankacılık sektörü kadar, Türkiye'nin güçlü bir sermaye piyasasına sahip olması da oluşturmakta. Bu nedenle, Hazine ve Maliye Bakanı bugüne kadar görülmemiş bir kararlılıkla, Türk sermaye piyasasını zenginleştirecek ve derinleştirecek bir çalışma yürütüyor. Türk sermaye piyasasının yeni yatırım araçlarıyla yeni fırsatlara yelken açması, aynı zamanda Bakan Albayrak'ın önceliklendirdiği 'İstanbul Uluslararası Finans Merkezi' projesinin sürdürülebilirliği ve başarısı adına da kritik önemde. Dolayısıyla, hem konvansiyonel, hem katılım bazlı, hem de bünyesinde yeni finans teknolojilerine dayalı dijital finans imkânlarını barındıran bir finans sektörüyle, Türkiye ekonomisinin sağlam temeller üzerinde istikrarlı ve sağlıklı bir biçimde büyüyeceği bir 'değişim rüzgarı' başlıyor.
YENİ BİR BAŞARI HİKAYESİ
Finansal istikrarın önemli iki sac ayağını oluşturan tasarrufları arttırıcı tedbirler ve cari açıkla mücadele tedbirleri; fiyat istikrarı, yani enflasyonla mücadele adına, kamu harcamalarının etkinliğini ve kalitesini artıracak tedbirler, maliyet rekabetine odaklı, birbiriyle uyumlu, senkronize edilmiş ekonomi politikası setinin oluşturulması sürecini de beraberinde getirecek. 2019-2021 dönemini, 'değişim rüzgârıyla', fiyat istikrarını ve finansal istikrarı gözeterek, yepyeni bir büyüme patikasını kurgulayarak geçireceğiz. Bu süreci, yerli-milli teknoloji hamlesine, eğitim, adalet, yeni kamu yönetim modeline dayalı 2. ve 3. nesil reformlarla, 'kuvveden fiile çıkarak', Türkiye için yeni bir 'başarı' hikâyesine dönüştüreceğiz.