Başlık elbette 'kara mizah.' Ancak, Avrupa Birliği'nin (AB) yakın ve orta vadede karşı karşıya olduğu ciddi riskler dikkate alındığında; bu risklerin yeterince farkında olan Almanya ve Fransa'nın Türkiye ile ilişkileri normalleştirmek adına anlamlı çaba ortaya koydukları bir konjonktürde, yine 'garip' gelişmeler yaşanıyor.
Avrupa Parlamentosu (AP) raportörü Kati Piri'nin Türkiye'yle ilgili taslak raporda 'AB kapısı Türkiye'ye tamamen kapanmalı' cümlesine yer vermesi ve bilhassa, taslağın basına sızdırılması, basit bir olay değil. Avrupa Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu üyesi Johannes Hahn da Türkiye'nin AB üyelik müzakerelerinin nihai olarak sonlandırılması gerektiğini belirtmiş;
AB Komisyonu Sözcüsü Margaritis Schinas ise, resmi tutumun Türkiye ile katılım müzakerelerinin sürdürülmesi yönünde olduğunu belirtmişti. Nitekim Almanya ve Fransa'nın çabaları da Türkiye ile ilişkileri yeniden güçlendirme, zenginleştirme yönünde.
İşin en tuhaf yanı ise, Türkiye ısrarla 'hukukun üstünlüğü, adalet, yargı, insan hakları ilkeleri' müzakere başlıklarının bir an önce açılmasını talep ederken, Yunanistan veto ettiği için açılamayan bu başlıklarla ilgili, Türkiye ile müzakerelerin askıya alınmasının önerilmesi. AB cephesinde, birileri 'akıl tutulması' yaşıyor. AB 2019-2020 dönemini, sürdürülebilir büyüme, para politikasında yeniden pozisyonlanma, yaşlanan nüfus, genç nüfusta yüksek işsizlik, enerji arz güvenliği, sancılı Brexit süreci, mülteci sorunu ve yeni 'Avrupa Ordusu' başlıkları açısından hayli meşakkatli geçirecek.
Rusya ile dengeli götürülmeye çalışılan ilişkiler de, ABD'nin İran ambargosuna tepkiler de bu başlıkların bir bölümüyle bağlantılı.
ABD Başkanı Trump'ın Fransa Cumhurbaşkanı Macron'a yönelik sert tepkisi 'Avrupa Ordusu' ile sınırlı değil, hiç kuşkusuz. Üstüne bir de ABD ile AB arasında ticaret savaşı gerginliğini ekleyin.
2019'da AP seçimlerinde radikal parti ve siyasi hareketlerin sandalye sayılarını artırması, AP'yi AB projesi açısından 'pimi çekilmiş' el bombasına dönüştürecek.
AB'nin iki lider ülkesi açısından, Türkiye Avrupa'nın Avrasya'ya eklemlenmesi, enerji arz güvenliği ve küresel rekabet açısından vazgeçilmez üretim üssü anlamına gelmekte. Kati Piri'nin 'bilhassa' basına sızdırılan teklifi, ABD açısından, Türkiye ile AB arasına ciddi bir 'soğukluk' girmesi adına bulunmaz fırsat. Birileri Kati Piri'ye 'dağılan' Atlantik İttifakı'nda, kartların yeniden dağıtıldığını hatırlatmalı.