Önümüzdeki 15 gün, Ekonomi Yönetimi açısından üç önemli belgenin, üç önemli hedefler manzumesinin hızla sonuçlandırılacağı kritik bir dönemi temsil ediyor.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ilk merkezi yönetim bütçesi, 2019 bütçesi, yeniden yapılandırılan ve isim değişikliği de gözlemleyeceğimiz 3 yıllık Orta Vadeli Program (OVP) ve 11. Kalkınma Planı. Her 3 doküman da stratejik önemi haiz. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Malazgirt Zaferi'ne dair konuşmasında, Anadolu'nun Balkanlar'ı, Orta Asya'yı ve Ortadoğu'nun bugün ve geleceğini koruyan bir bent, bir ulu çınar olduğunu vurguladı.
Anadolu'nun aynı gerekçelerle, binlerce yıldır Avrasya'nın en önemli üretim, ticaret ve finans merkezlerinden biri olduğu gerçeğiyle, Türkiye Ekonomisi'ne yönelik 'küresel asimetrik saldırı'yı püskürtecek, bertaraf edecek yol haritasının, tedbirlerin, ekonomi politikası setinin detaylarını ortaya koyacak bu 3 temel doküman merakla bekleniyor.
Finansal istikrarın önemli iki sacayağını oluşturan tasarrufları artırıcı tedbirler ve cari açıkla mücadele tedbirleri; fiyat istikrarı, yani enflasyonla mücadele adına, kamu harcamalarının daraltılmasına yönelik tedbirlerin yanı sıra, maliyet enflasyonu ağırlıklı enflasyonist süreci bertaraf edecek birbiriyle uyumlu, senkronize edilmiş ekonomi politikası setinin tüm detayları bu 3 dokümandan çıkacak. 2019 bütçe hedefleri bir sonraki yılın nasıl kurgulandığı, 3 yıllık yeni OVP, 2018'in geri kalanı için alınan tedbirlerin yanı sıra, 2019-2021 döneminin fiyat istikrarı ve finansal istikrar gözetilerek, ne düzeyde bir büyüme patikasıyla yola devam edileceği konusunda önemli ipuçlarını ortaya koyacak. 11.
Kalkınma Planı ise, fiyat istikrarı ve finansal istikrara yönelik kalıcı tedbirlerin, sürdürülebilir büyüme patikasının, yerli-milli teknoloji hamlesinin, eğitim, adalet, yeni kamu yönetim modeli boyutunda 2. ve 3. nesil reformların nasıl şekillendirildiği ve 'kuvveden fiile çıkış'ın nasıl gerçekleştirileceği yönündeki yol haritasına ışık tutacak.
Bu 3 kritik önemdeki dokümanla birlikte, ekonomi alanında, bu sürecin büyük bir dirayetle, pro-aktif bir koordinasyon anlayışıyla yürümesine entelektüel katkı sağlayacak ekipler de netlik kazanacak. 'Türkiye'nin IMF ile masaya oturması' yönündeki 'iç' ve 'dış' telkinlerin özü, ekonomimizi, Avrasya'nın geleceğini koruyacak, yatırım iklimini güçlendirecek, kapsayıcı kalkınma anlayışını perçinleyecek, ticari işbirliğini derinleştirecek bir 'çekim merkezi' olmaktan alıkoymaya yönelik en büyük tehdittir, tuzaktır. Ekonomi Yönetimimizin şekillendireceği 'Milli Tasarruf Hamlesi'; 'reel sektör dostu' milli bir büyüme patikası; Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinde yürüyen yeni 'çok katmanlı' ve 'çok yönlü' diplomasi ağının sağlayacağı yeni finansman imkânlarıyla desteklenecek yatırım hamlesiyle, Türkiye'nin bu süreci başarıyla yönetmesi ve ekonomik saldırıyı bertaraf etmesi 'oyun kurucu' gücümüze güç katacaktır.