Bir süredir, 'asimetrik düzen'in 1970'li yıllardan bu yana, Latin Amerika'da, Türkiye'nin bulunduğu coğrafyada ve Asya-Pasifik'te, Milli Egemenliğini 'milli ekonomi' hamleleriyle perçinleme sürecine girmiş ülkeleri, 'küresel faiz kıskacı' operasyonlarıyla nasıl sıkıştırdığını; döviz kuru operasyonlarıyla ülkelerin üretim, yatırım temposunu nasıl örselediğini; ülkeleri IMF programlarına muhtaç hale getirerek, kendi oluşturduğu sistemin nasıl bağımlısı yaptıklarını anlatmaya gayret ediyorum. Bu operasyonların 'çakallar'ı ve 'sırtlanlar'ını, İsa Tatlıcan'ın geçtiğimiz pazartesi derlediği sohbetimizde detaylı anlattım.
Değer verdiğim kıdemli bir akademisyen, siyaset alanındaki önemli deneyimlerini de hatırlatarak, 'torbacılar'ı atladığım noktasında beni uyardı. Hakikaten, Türkiye, Brezilya, Endonezya, Rusya, Arjantin, Güney Afrika, Hindistan gibi önde gelen gelişmekte olan ülkelerin son 30 yılda 'çakallar' ve 'sırtlanlar' tarafından başlarına örülen 'kur-faiz' operasyonları sonrasında, sahaya çıkan üçüncü grup 'torbacılar'dı.
'Torbacılar', 'yüksek kuryüksek faiz' operasyonuyla saldırıya uğramış ülkenin, mali yapısı zayıflatılmış özel sektör şirketlerini, özel sektöre ait fabrikaları, yatırımları gerçek değerinin onda biri, yirmide biri değerlere kapatan, operasyonun son aşaması, son timi.
'Çakallar', 'sırtlanlar' ve 'torbacılar' 24 Haziran seçimlerinden istedikleri sonucu elde etmek için, pusuya yatmış durumda, Türk özel sektörünü yıldırmak, usandırmak, kur ve faizler konusunda kuşkuya düşürmek üzere, 'algı operasyonu'na yönelik yeni strateji ve taktikler üretmeyi sürdürmekteler, sürdürecekler.
TCMB para politikasını sıkılaştırmak adına bu derece sert adımlar atmasına rağmen, 'kurtarmaz' demeye getirecekler;
'küresel riskler artıyor' diyecekler; vahşice, döviz kurlarıyla ilgili 'istikrarsızlık' algısını beslemeyi sürdürecekler.
Ve bu üçle çete, 25 Haziran için 'siyasi istikrarsızlığa' yönelik beklentilerini gerçekleştirmek adına tüm imkânları, tüm figürleri sonuna kadar devrede tutarak, önümüzdeki 10 yıl 1.7 ile 2 trilyon dolar arasında bir milli gelire oynayan Türkiye Ekonomisi'ni bloke etmeyi deneyecekler.
24 Haziran, Türkiye'nin kamu ve özel sektör varlıklarına, şirketlerine, yatırımlarına, fabrikalarına değer üstüne değer katmak;
Türkiye'yi bilişim, enerji, ulaştırma, savunma, havacılık ve uzay alanlarında yüksek teknoloji odaklı projelerle, önce dünyanın ilk 14, 2030-2050 arası ilk 12, 2050-2100 arası ise ilk 10 ekonomisi arasına taşıyacak kritik bir dönem için tarihi bir eşik. Bu eşiği, ya Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın güçlü liderliğiyle aşacağız; ya da Türkiye'yi 'torbacılar'ın insafına bırakacağız.
Önümüzdeki 25 yılın 'Milli Güvenlik Ekonomi Belgesi'ni oluşturacak bir ekibe odaklanalım.