NATO tatbikatında gündeme gelen akıl almaz küstahlığın, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik saygısızlığın kodlarını, NATO yetkilileri ne kadar özür dileyip, mahcup kalsalar da, iyi okumamız gerekiyor.
65 yıldır NATO güney ve doğu kanadını koruyan, bugün refah içinde yüzen Avrupa için Sovyet tehdidini en önce göğüslemiş olan Türkiye, 1954'te 6224 sayılı Yabancı Sermaye Teşvik Kanunu gibi hayli iddialı bir doğrudan yatırım teşvik düzenlemesine rağmen, kanunun ilk 26 yıl sadece toplamda 200 milyon dolar doğrudan yatırım çekebildi.
1980'den itibaren Sovyet tehdidi zayıflayınca, sonraki 26 yılda, 54 milyar dolar doğrudan yabancı sermaye yatırımı çekti. Türk Silahlı Kuvvetleri gibi, Kore'den Afganistan'a, askeri operasyonlara insani yardımları da taşımış; gittiği her ülkede saygıyla karşılanan bir ülkenin kurucusuna ve Cumhurbaşkamıza küstahlık açıkça Milli Egemenliğimize dil uzatılmasıdır.
Çünkü 2019'da geçiş sürecini tamamlayacağımız Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve siyasi ağırlığı güçlendirilmiş parlamento ile, Türkiye siyaset ve kamu idaresi alanında öyle bir anlayış, zihin değişikliği gerçekleştirecek ki, Milli İrade ve Milli Egemenliğin perçinlediği, halkımızın yönetimde, siyasette, yargıda doğrudan ve seçtikleri ile kuvvetler ayrılığının her alanında varlığını göstereceği, Türkiye'yi Avrasya'da daha da güçlü kılacak bir yönetim modeli değişikliğini tamamlamış olacak.
190 milyar dolar sanayi ve 400 milyar dolar hizmet sektörü üretimiyle, Avrasya'nın gerçek manada üretim merkezi olan Türkiye'nin 2019'da başarıyla tamamlayacağı zihinsel ve yönetsel model değişikliği, Türkiye Ekonomisi'ni 2023'te 1 ile 1.2 trilyon dolar, 2030'da ise 1.7 ile 2 trilyon dolar arasında bir eşiğe taşıyacak. Türkiye'nin ulaşacağı ekonomik ve siyasi güç, dünyanın her noktasında mazlumların sesi ve yüreği olma becerimizi daha da perçinleyecek.
Devleti yeniden kurgulamak, ekonomik ve siyasi özgüvenimizi derinleştirmek adına pek çok teknik ve siyasi uyum yasa düzenlemesi gerçekleştireceğimiz, daha da güçlendirilmiş bir demokrasiye geçimizi hızlandıracak reform sürecine odaklanmayalım diye, kreditokrasi, 'faiz lobisi', elindeki tüm küresel piyasa ve medya imkânlarını kullanarak saldırıya geçmiş durumda. 'Döviz kurları-faiz' sarmalı üzerinden yürütülen bu operasyona prim vermeyelim. Psikolojik üstünlüğümüz ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iradesi ve kararlılığı ile 17-25 Aralık'ta, 15 Temmuz'da, siyaset ve hukuk savaşında yendiğimiz küresel odaklara, 'ekonomi savaşı'nda yenilmeyelim.