Faiz, iktisat teorisinde paranın fiyatıdır. Yani para da bir maldır. Doğal olarak her malın arzı ve talebi vardır ve malın piyasa fiyatı arz-talep dengesi veya dengesizliği ile şekillenir. Paranın piyasadaki miktarından, yani arzından sorumlu olan merkez bankası piyasaya çok fazla para sürerse, arzın bollaşması paranın fiyatını, yani faizi düşürür. Ancak, bu adım aynı zamanda paranın değerinin düşmesi anlamına gelir ve o para cinsinden mal ve hizmetlerin fiyatlarının yükselmesine, yani enflasyona sebep olur. Bu nedenle, 1990'lı yılların ikinci yarısından bu yana, merkez bankaları piyasaya çok fazla para sürme taraftarı değiller. Son 20 yılda, merkez bankalarının piyasadaki para miktarını çok sıkı kontrol altında tuttukları gerçeği ile hane halkının ve şirketlerin para talebinin artması, paranın fiyatını yani faiz oranlarını yükseltmekte. O halde, faiz oranlarının makul düzeyde olması, para arzı ile talebi arasındaki dengeden geçiyor.
Faiz deyince de, unutmayalım, bir içinde enflasyonu barındıran nominal faiz; bir de, enflasyondan arındırılmış reel faiz vardır. Nominal faiz, enflasyon ve ülke risk priminin toplamıdır. Yani, reel faiz ülke risk primi anlamına gelir. AK Parti'nin 15 yıllık başarılı performansı, Türkiye'nin tarihinde görmediği 'negatif' reel faizi görmesini sağladı. Bu nasıl başarıldı; Türkiye'de bir ara yıllık enflasyon yüzde 5-6 düzeyine geriledi ve Türkiye'nin küresel algısının pozitif olması, Türkiye'nin risk primini sıfırladı. Türkiye, 2013 ilkbaharında, enflasyonun altında nominal faiz gördü; yani ülkenin pozitif algısı o kadar güçlüydü. Bugün ise, Hazine'nin yüzde 11 borçlanma faizi, Türkiye'nin risk priminin aslında yüzde 1 civarında olduğunu gösteriyor. Bir zamanlar, Türkiye'nin risk primi yüzde 36 ile 40 arasındaydı. Bu durumda, Hazine'nin yeniden tek haneli oranlarla borçlanması, Türkiye'nin enflasyonu ve risk priminin normalleşmesinden geçiyor.
Yıllık enflasyonun yüksek seyretmesine sebep olan gıda enflasyonunun normalleşmesi adına, Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi'nin 16 Temmuz pazar günü yapılan toplantısında alınan kararların en aciliyetle hayata geçirilmesi kritik önemde. Yıllık enflasyonun sonbahar başı tek haneye gerilemesi, TCMB'nin kredi faiz oranlarının yumuşamasına yönelik atacağı adımları da hızlandıracaktır. Ayrıca, TL cinsinden tasarrufları artıracak, bilhassa yastık altı tasarrufları ekonomiye kazandıracak teşvik ve yatırım araçları kredi maliyetlerinin iyileşmesine önemli katkı sağlayacaktır. Tedbirler için hızlanmamızda yarar var.