Güney Afrika, 2010 Dünya Kupası'na nasıl bir evsahipliği yapıyor? Güvenlikte söylendiği kadar büyük bir sıkıntı var mı? TV başında büyük rahatsızlık veren vuvuzela gürültüsü statta nasıl?
Johannesburg'a beş günlük ziyaretimizde kafalardaki bu sorulara kendi yanıtlarımızı bulmaya çalıştık. Maddi olarak rahat Güney Afrikalılar son derece yardımsever. Bir derdiniz varsa çözmek için seferber oluyor, güzel bir kupa olması için ellerinden geleni yapıyorlar. Ama paragrafın başı önemli; çünkü nüfusun yarısı yoksulluk sınırının altında. Ülke, civardaki daha yoksul ülkelerden sürekli göç alıyor. Sonuç; güvenlik sıkıntısı çok büyük.
Siyahların yakın geçmişe kadar beyazlardan gördüğü şiddetin rövanşını alma arzusu yoksullukla birleşince beyazlar için ortam güvensiz. Otelimiz beyaz mahallesinde olsa da, gündüz bile sokakta yürüyen tek bir beyaz görmedim. Bütün evlerinki gibi, bizim otelimizin de bahçesi yüksek duvarlarla çevriliydi. Oda anahtarlığındaki bir elektronik düğmeyle karakoldan yardım isteyebiliyordunuz. Neyse ki gerekmedi.
VUVUZELAYA HÜCUM
Vuvuzelalara yabancıların da büyük bir ilgisi var. 6 kişilik küçük grubumuz bile İstanbul'a 30'un üzerinde vuvuzela ile döndü. Çalması kolay değil, ama sanıldığı kadar zor da değil. İlk nefeste ses çıkaramazsanız moralinizi bozmayın. Statta ciddi bir gürültüye yol açıyor. Hatta daha stada yaklaşırken başlıyor bu ses kulak tırmalamaya.
Kendi adıma söyleyeyim; maçı kulak tıkacıyla izlemek çok daha kötü. 20. dakikada tıkacı attım çünkü bu kez de sesi kısılmış bir TV ekranında maç izliyor gibi oluyorsunuz. Vuvuzela Güney Afrika'nın bir rengi. Farklı firmaların Dünya Kupası ile ilgili afişlerinde, reklamlarında vuvuzela da hep kullanılmış. Ama stat içi atmosferi, en azından Afrikalılar dışındakiler için öldürüyor. Çünkü sürekli aynı ses var. Maçın heyecanına, temposuna, hangi tarafın atak yaptığına göre değişmeyen bir monotonluk hakim. Çok daha kötüsü, futbol maçlarına çok daha fazla renk katan tezahüratı bitiriyor. "Gooool" çığlığı bile duyulmuyor.