Dört maçta gol atamayan, sadece 10 isabetli şutu olan Bordeaux, iki istatistikte de Şampiyonlar Ligi'nin bu sezon en başarısız takımıydı. Gerets'in göbekte Tolga, solda Cihan'lı defans kurgusu Bordeaux'nun bu istatistiklerini ters yüz etti. İlk beş dakikada iki isabetli, bir de defansa takılan üç şut attılar. Bir türlü uzaklaştırılamayan toplar yüzünden şut fırsatları ve atak tazeleme (ilk 15 dakikada 5 korner) şansları bulan Bordeaux, 21'de İnamoto'nun asistinde (!) Alonso ile perdeyi açtı.
İNAMOTO TEHLİKESİ!
Golden sonra G.Saray toparlansa da Arda'nın direği yalayan bir şutu dışında taraftarlarını heyecanlandıramadı. Yine de bu futbol ikinci yarıya biraz olsun umut taşınmasını sağlamıştı. Bu ümitleri bitiren Gerets'in İliç takıntısı oldu. Futbolu en iyi bilen, futbol zekasını sahaya en iyi yansıtan yıldızını ikinci yarıya başlatmayan Belçikalı, Antalya'da dökülen futbolcuları arasından cımbızla çektiği İliç için "Milli maçlardan her dönüşte çok kötü oynuyor" diyerek takıntısını zaten dile getirmişti.
İkinci devrenin başında yenen golde son vuruş öncesi Tolga'nın büyük hatası vardı. Ama pozisyonu doğuran İliç'in yerine giren Ümit Karan'ın topu çalan Faubert'i takip etmeye üşenmesi idi. 2-0'dan sonra Hakan'ın hep istediği gibi kafasına gelen topa vuramaması ve hemen ardından da farkın üçe çıkmasıyla maç daha 50. dakikada bitti.
Arda kendini Zidane'vari bir hareketle yok yere attırarak takımı bir yana, kendi geleceğini de düşünmediğini gösterdi. Çünkü kariyeri için çok önemli olabilecek bir Liverpool maçı ve daha sonrası için de cezayı yedi. İnamoto'nun golü sadece skoru belirlemiş olmakla kalırsa ne ala.. Ama eğer bu kadroyla Atina'yı düşleyenlerin gözünde bu futbolcunun kalitesinin abartılmasına yol açarsa çok yazık!