Şu Cenevre-3 Konferansı'na bakıp bakıp düşünüyorum da OD konusunda dünyanın anlamadığı ne kadar çok şey varmış diye şaşıp kalıyorum.
Bahsettiğimiz toplantı Viyana görüşmelerinin ve daha önce yapılmış iki Cenevre buluşmasının bir uzantısı değil mi? Peki, bu toplantılarda kimin yer alacağına, hatta kimin nasıl pozisyon tutacağına Allah aşkına, OD toplumları, ülkeleri, halkları mı karar veriyor yoksa başta Amerika, sonra Rusya, hatta Türkiye olmak üzere dünya devletleri mi?
Bir adım daha ileriye gideyim, şu ya da bu ölçüde sahada görünse dahi, bu kadar büyümüş, bir yangın olarak bütün bölgeyi boydan boya sarmış, yakıp kavuran bu hadise karşısında BM niye hiç mi hiç devrede değil ve herhangi bir yaptırım gücünden neredeyse tamamıyla, bütünüyle uzak? Açın bakın son hafta içinde yayınlanan dünyanın en önemli politika -haber dergilerini, iki üç satırın ötesinde, bizim ölümüne yatıp kalktığımız bu Suriye meselesine ait ancak kırıntılar, zerreler bulacaksınız.
İşte bu iki soru, şu durum yarınki, dolayısıyla dünkü OD'yi anlamamız için bir yeterli nedendir.
***
Gerçekten de bu iş bundan
100 yıl önce de bu şekilde cereyan etti. Masa başında
içki içerken, yemek yerken çizilen haritalarla, kabilelerden, aşiretlerden yaratılan milletler, uluslar, ülkeler OD'yi bugüne taşıdı. O mühendisliğin çökmesi kaçınılmazdı, nihayet çöktü.
Yıllar yılı
Amerika'daki Ortadoğu Araştırmaları Derneği (MESA) toplantılarına katıldım, tebliğler sundum, tebliğler dinledim. Hepsi,
Ortadoğu modernleşmesi diye bir kavramın etrafında dönüp dururdu. Hayretle fark ederdim ki,
Türkiye -Osmanlı, İran, Mısır dışında bu '
modernleşme' denen muazzam hadiseyi ele alan
başka ülke araştırmacısı yoktur. Diğerleri daha ziyade
Osmanlı öncesi ve sonrası tarihiyle ilgili çalışmalardır.
Bana kızmayın, gücenmeyin, darılmayın ama daha o zamanlarda bu OD meselesinin
yarım kalmış, daha doğrusu '
gerçekleştirilememiş bir proje' olduğunu görmüş ve düşünmüştüm. Aradan geçen süre, bugün geldiğimiz yer benim için sadece bu düşüncemin
doğrulanmasıdır, ne yazık ki, doğrulanmasıdır.
Her şeyi bir yana bırakıp düşünün. Bugün OD içinde birçok
uluslararası örgüt var. Ne bileyim
D -8, İslam İşbirliği Teşkilatı, Müslüman Alimler Birliği, daha neler neler, bunların hangi bir tanesi, mevcut sorun içinde
belirleyici bir rol oynuyor? Tek bir söz söylüyor, bir tek pozisyon alıyor?
Her ülke, bir başka, evet, adını koyarak söyleyelim,
emperyalist devletle birlikte hareket edip konum belirliyor. Yok,
Suudiler ABD'yle hareket ediyor; yok,
İran Rusya'yla işbirliği içinde; yok,
Yemen'de durum şu... Allah aşkına, ne işi var
Rusya'nın Suriye'de, ne işi var
ABD'nin boğazına kadar bu bataklıkta? Üstelik hepsi çok akıllanmış bir şekilde başkasını maşa olarak kullanıp işini yürütüyor. Bir
kukla gösterisi OD bugün. Herkes iki, üç devletin eline ipini vermiş, o oyundan şans türetmeye çalışıyor.
***
Ben size işin özünü anlatayım.
OD bugün iki şeydir. Bir
, İslam'ın /Müslümanlığın ayakta kalma,
standart ideolojik bir güce dönüşme alanı. İslam üstünden açılan bir
siyaset, toplum ve devlet anlayışı hâkim bölgeye. Doğal. Bir de OD,
kendisi olamayan, şu değindiğim koşula rağmen
kendi başına bir güce dönüşememiş, büyük devletlerin,
emperyalizmin, oyun alanı olan bir bölge. Yüz sene sonra OD'nin geldiği yer burası.
Zavallı Ortadoğu!