Tabii ki, hoş olmayan, hatta çirkin bir şey insanın "ben dememiş miydim" diye ortaya çıkması. Ama ne yalan söyleyeyim, Özer Sencar'ın MetroPOLL ile yaptığı araştırma önüme geldiğinde baktım ve daha önce bu köşede yazdıklarımın doğrulanmasına sevinmedim. Üzüldüm. Sencar'ın araştırması, bırakalım, Gül ve Erdoğan konusunda üç-beş puanlık oynamaları bir yana, Türkiye'deki muhalefet sorununun ne ölçüde derin, kapsamlı, hatta tehlikeli olduğunu gösteriyor.
Toplumun % 70'i Kılıçdaroğlu'nun yaptıklarını onaylamıyor. Bir o kadarı da Bahçeli'ye karşı. Bu, CHP'ye karşı, MHP'ye karşı demektir.
İşte bu nedenle daha önce "Türkiye'nin iktidar sorunu yok, çok ciddi bir muhalefet sorunu var" diye yazmışımdır, defalarca. Üstüne üstlük, bu sorun dün doğmadı. Öncesini bırakalım, rahat rahat bir on yıldır bu iş böyle denebilir.
***
Bu karanlık tablonun bir nedeni Türkiye'nin o korkunç, o ürkütücü
1990'lardan sonra
2002'yle birlikte ilk defa bir
iktidar bulmasıdır. Çok gariptir o dönüşüm. Çünkü AK Parti, 2002'de iktidar olmuştur ama daima vurguladığım gibi, iktidarı
toplumsal ve sınıfsal bir dönüşüme tekabül ettiği için aynı zamanda bir
muhalefettir. Kendisine yandaş kitlelerin iktidarıdır. Fakat kurulu düzene de karşıdır. Onu dönüştürmektedir. O bağlamda muhalefettir, AK Parti. Şimdi şunca zaman sonra
Erdoğan'ın hâlâ bu kadar sert, bu kadar şiddetli bir siyaset üslubu kullanması bu refleksinden dolayıdır diye bu köşede hayli yazıldı.
Öte yandaysa bir muhalefet yok. Bugün muhalefet partisi diye ortada dolaşan CHP (bir tarafa bırakıyorum MHP'yi, o bütün
marjinal partiler gibi
tepkiseldir) o meşum 1990'larda
sicilini bir daha ve ağır biçimde kirletti. O dönemde,
iktidar, devlet seçkinleri ve bürokrasiydi. Ordu-yargı-bürokrasi iktidar bloğuydu. Merkez siyasal partiler de, ister muhalefet ister iktidar olsun, bu iktidarın yandaşıydılar. (
DYP'nin 28 Şubat mağduru rolü oynamasına gerek yok. O parti, Çiller'in siyasal cehaleti ve beceriksizliği nedeniyle iktidar bloğunun hareket çizgisinden dışarı çıktığı için cezalandırıldı.)
***
CHP o iktidara destek olmak bakımından başı çekti.
27 Nisan'a kadar. Sonra yok olup gitti. Başındaki liderin kaybı zaten iç hesaplaşmanın bir göstergesiydi. Bugünse,
CHP değil iktidar olmak, muhalefet bile olamaz. Olamıyor.
CHP'li kadim dostlarımıza anlatamadığımız budur. Değişen bir Türkiye'de, iktidarın merkezi, belkemiği, orta direği başka bir hatta kaydı. Bu bir. İkincisi, CHP'nin geleneksel siyaset müttefikleri, ordu-yargı-bürokrasi kütlesinin altı boşaldı. Üç, CHP'yi destekleyen büyük sermaye şimdi iktidarla mukavele imzalıyor, uzlaşıyor. Sivil toplum deseniz, o da bu büyük sosyolojik alt üst oluşta bambaşka bir kimlik kazandı.
Şimdi söyler misiniz "bu" CHP muhalefet yapabilir mi, bu Kılıçdaroğlu'nun siyaseti kamuoyu tarafından onaylanabilir mi?