Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

AK Parti ve son tartışmalar

Uluslararasılaşma ve Türkiye-2

Diyalektiğin bir temel kuralı var. Her şey kendi iç çelişkisini doğurur. AK Parti Türkiye'yi 10 yıldır dönüştürüyor. Bu dönüşümün belkemiğini ekonomi ve sosyoloji meydana getiriyor. Bir yandan Türkiye çok önemli bir ekonomik yatırım alanı oluyor ve küresel kapitali çekiyor bir yandan da ülke kendi içinde son modernleşme atılımını yapıyor. Kırsal alan boşalıp kentlere yerleşiyor. AK Parti bu yeni kitlelerin "gelenek üstünden modernleştiricisi."
15 bin dolar kişisel gelir aşamasına tırmanmış, 2023'te dünyanın 10. ekonomisi olmak isteyen ve bırakalım ötekileri bir yana havayolları bu derecede atılım yapmış bir ülkenin "tek sahibi" biz olamayız. O sermaye sizden asgari de değil azami bazı isteklerde bulunur. Onların başında iki şey gelir: demokratikleşme ve ağır iç sorunların çözümü.

***
AK Parti'nin gerçekleştirdiği demokratikleşme bu arayışla uyumludur. Eğer ordu-sivil ilişkilerinde bu gelişmeler olmasaydı, eğer darbe ihtimalleri bu ölçüde geriletilmeseydi, yeni ve çağdaş bir anayasa aranmasaydı ve nihayet Kürt sorununun aşılması yönünde ciddi gayret ortaya koyulmasaydı bugünkü başarı sağlanamazdı. Ama tersi de doğrudur. Bunların yapılmasına olanak sağlayan ekonomik plandaki başarılardır.
Gene de her şey olup bitmiş, Türkiye gelebileceği yere erişmiş değil. Tersine, Türkiye'nin önündeki en büyük sorun bugüne kadar devam eden ekonomik ve toplumsal dönüşümün sürmesidir. Yukarıda saydığım dört koşul o süreklilik için zorunludur. AK Parti çok iyi biliyor ki, bu zeminlerde daha ileri gelişmeler sağlanamazsa her şeyin kopması pamuk ipliğine bağlıdır.
***
Bugün devam eden ve AK Parti'yi daha muhafazakâr bir çizgiye çekmiş görünen, gösteren tartışmaların bu açıdan değerlendirilmesi son derecede önemli.
Son günlerde iç içe geçmiş iki süreç yaşanıyor. Bir yanda ÖYM'lerin kaldırılması gibi gene demokratikleşme yönlü oluşumlar var. O kadar ki, AK Parti bu yolda yandaşlarıyla çatışmayı bile göze alıyor. Yukarıdaki zincire eklenen yeni bir halka bu. Ama aynı zamanda tiyatrolarla birlikte başlayan ve Uludere ve kürtajla devam eden ikinci bir tartışma dairesi var. Bununla da soğuyan kitleler yeniden cezbediliyor.
İç sebepler ne olursa olsun bu tartışmaların daha sertleşmesi, katılaşması ve AK Parti'ye yeni bir pozisyon tayin etmesi, o pozisyonun daha içine kapalı bir muhafazakârlık çizgisiyle özdeşleşmesi durumunda iktidar ilişkide olduğu uluslararası sermayeyle ve onun kontrol merkezleriyle çatışacaktır.
***
Bir muhafazakâr parti olarak AK Parti'nin kürtaj konusunda söylediklerini anlamamak olanaksız. Hatta geç kalmış bir tartışma bu, onun açısından. Ama gerçekten de geç kalmış bir tartışma. Davos'un Türkiye'de toplanarak küresel sermayenin bu ülke hakkında tavrını ortaya koyduğu bir dönemde bu tartışma daha ileri götürülemez. On yıl önce olsaydı daha farklı yaklaşılabilirdi. İşin başında idik. Ama bugün o sermaye gelip yerleştikten sonra zemini kaydıracak bir yeni hamleye daha fazla izin vermez.
Dolayısıyla da bütün bu tartışmaları belli hassasiyetlerin kozmetik yani popülist ve taktik arayışları diye görmek gerekir. Hele bu tartışmalar bu köşede daha önce ısrarla yazıldığı gibi AK Parti'nin mevcut iktidarının temel konsolidasyon koşulu olan ittifaklarını bozacaksa, onu liberal kesimden çekip alacaksa hiç izin verilmez. Çünkü öyle bir pozisyon her şeyden önce anayasa düzenlemelerini tehlikeye sokar ki, büyük kapitalin en ciddi korkusu budur. CHP'nin bile yeniden tanzim edildiği ve anayasa yapımına katılmasının istendiği bir sırada kimse AK Parti'nin daha farklı bir noktaya yürümesine izin vermez.
AK Parti bile...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA