Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Sorun kuvvetler denkliği

Ne şaşırtıcı bir toplumuz. Daha düne kadar yargının kamuoyunda, toplumda teşekkül etmiş iradeye uyum göstermesi, onu izlemesi gerektiğini yazanlar olmadık hakaretlere maruz kalıyordu. Bin bir türlü yasa-hukuk cambazlıklarıyla ortaya çıkanlar, hukukun ve modernleşmenin "usul" olduğunu kanırta kanırta gözlere sokanlar şimdi ansızın celali kesilip Ergenekon sanıklarının "derhal" salınması için yeri göğü birbirine katıyor. Eğer bu işten bir ders çıkardılar ve bundan böyle şu yukarıda belirttiğim ilkeyi benimsemiş olarak hareket edeceklerse hay hay dilediklerini yapsınlar, memnuniyet duyarız.
Bugün Türkiye'de devam eden tartışma bilhassa anayasal kuramın en önemli ilklerinden ve kavramlarından biri olan "kurucu irade"nin ta kendisini tartışmaktır. Halk iradesi, kamuoyu, efkâr-ı umumiye, public opinion, siyasal planda eğer bir noktada tecelli etmişse hukuk ona uyum göstermek zorundadır. Zaten o halde halk iradesi dönüşüp siyasal irade niteliği kazanmış demektir ve elbette bu çok daha kuvvetli bir kavramdır.
Hukukun usul esasları tabii ki, önemlidir ama şu belirttiğimiz ilkenin üstünde değildir, olmamalıdır da. Hatta bir mahkemenin kendi objektivitesini sağlamak bakımından gösterdiği hassasiyeti de sonuna kadar anlıyoruz ama ne yapalım ki, ortada bir süreç var. Hiçbir karar bir gecede alınmıyor. Politika dediğimiz şey bu süreçtir ve politikanın bürokrasiye hâkimiyeti de budur. Üstelik bunu yazarken Ergenekon denen oluşumun öyle "hiç" olduğunu düşünmeyenlerdenim ve o davanın Türkiye'deki demokratikleşmenin en önemli imkânlarından birini doğurduğuna sonuna kadar inanıyorum.
Fakat burası Türkiye. Ve bu ülkede devlet her zaman kendini siyasetin üstünde gördü. Hatta yargının da üstünde gördü. Bu karmaşık bir mekanizmadır ama işler ve gerçektir. Yargı bilhassa o çok savunulan 1961 Anayasası'ndan başlayarak daima siyasal iradeyi denetleyen bir kurum olarak benimsendi. Bu durum, Türkiye'de, kuvvetler ayrılığı olarak gösterildi.
Kuvvetler ayrılığı diye bir olgu çağdaş demokrasinin en önemli koşullarından biri. Ne var ki, geçenlerde Le Monde'da yayınlanan bir makalede belirtilen ve çok taraftar bulan bir görüşün ifade ettiği üzere kuvvetler ayrılığı adı altında kurulmuş mekanizma ayrılığa değil doğrudan doğruya kuvvetler eşitliğine tekabül ediyor.
Yargının, yürütmenin ve yasamanın birbiriyle anlam ve işlev bakımından denk, müsavi olduğunu benimseyen bu görüş, 18. yüzyıl sonu 19. yüzyıl içi siyasal ve demokratik yapı ve zihniyetinin koşullarına bağlı olarak ortaya çıktı. Oysa denklik söz konusu değildir. Dolayısıyla denkliğin ve eşitliğin bir sonucu olan bir ayrımdan söz edilemez. Yasama, yürütme ve yargı birbirinden farklıdır ve mekanizma bu anlayış içinde yeniden düşünülmelidir, düşünülüyor da.
Hele bürokrasi söz konusu olduğunda durum daha da vahimleşiyor. Weber'den beri bürokrasinin siyaset üstü ve kendine kapalı olduğunu biliyoruz. Yargı da bundan bağımsız değil. Hele Türkiye gibi modernleşmesini siyasete karşı bir yapı ve anlayış içinde kurmuş toplumlarda, asıl maksadın devlet olduğu ülkelerde, modellerde bürokrasi yargının üstündeki Demokles (ben bu adı böyle yazmakta devam edeceğim) kılıcı. Asli maksadı siyasal iradeye karşı direnmek olan bir mekanizma. Haydi gene mahkemenin ve devam eden davaların bazı hassasiyetleri belli bir ölçüde dikkati gerektiriyor ama YSK kararları falan söz konusu olduğunda bu anlayış bütünüyle dirilip, şahlanıp kuvvetini icra etme çabasını anlamak mümkün değilken kabul etmek ne kelime...
İster beğenilsin ister beğenilmesin Türkiye'de 2007 Nisan ayından beri devam eden, haydi kavga demeyeyim, her derde deva olan kelimeyle "süreç" diyeyim, budur. Siyaset genel olarak bürokrasi özel olarak da yargı bürokrasisinin üstüne kendi iradesini yerleştirmeye çalışıyor. Onlar da siyaseti engellemeye çalışıyor.
Bugün de aynı yolun bir başka dönemeci ve kavşağındayız. Hükümet yeni dönemde elini güçlendirmek için bugüne kadar getirdiği siyasetini şimdi bu konuda bir adım daha ileri taşıyarak karşı tarafı hareketsiz bırakmasını bilmelidir.
Diş çektirmek çok zordur ama yararını mı tartışacağız?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA