Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

'Beşikçi' korkusu

İsmail Beşikçi için yeni bir hapis talebi varmış. Savcı bir yazısında Kandil Dağı'nı "q" harfiyle yazdığı için, PKK'nın emellerine hizmet ediyor diye dava açmış. 7.5 yıl hapsi isteniyormuş. Hani duyunca insanın küçük dilini yutacağı türden bir haber bu ama konu İsmail Beşikçi olunca insanın alışkın olması gerekiyor. Şu Türkiye'de son kırk yıldır (belki daha fazla) onun aldığı hapis cezalarını duymamış bir insan varsa şaşarım. Bu yazıya başlamadan önce internette bir araştırma yaptım. 1939 doğumlu Beşikçi ömrünün 17 yılını tutuklu olarak geçirmiş. 1999'da yasal düzenlemeyle salındığında 100 yıl hapis 10 milyar lira para cezası varmış hakkında.
Tüm bu çilenin bir tek nedeni var: Beşikçi, 1967'den beri Türkiye'de Kürt bölücüsü, ayrılıkçısı, Kürt devleti yanlısı olarak tanınıyor. Yazdığı 36 kitabın 32'si Türkiye'de yasaklanmış. İnsan düşününce bu nasıl bir devlettir, nasıl bir ülkedir ki, bir kişiden bu kadar korkmuş, bu kadar yılmış diyor.
Daha 1967'de bir kitabı var Beşikçi'nin ve Kürt meselesinin başlangıcı denebilecek Doğu Mitingleri'ni irdeliyor. Beşikçi'nin bir sosyolog olarak bu konuya öylesine erken tarihlerde bilimsel bir alanın nesnesi diye bakışı o kadar önemliyken o kitaptan sonra başına gelmeyen kalmamış. Aynı şey doktorası için de geçerli. Gene internet bilgilerinde Atatürk Üniversitesi'nde asistanken aynı bölümde doçent olan Orhan Türkdoğan tarafından "Marxist propaganda ve bölgecilik yapıyor" diye ihbar edildiği yazılı. Eh, 1970'li yılların kara faşizmi de boş duracak değil ya, Beşikçi'nin bilinen kaderini örmeye başlamış. Haydi şunu da yazayım. Beşikçi'nin Kürt olduğunu sanmıyorum. En azından Güneydoğulu değil. Çorum İskilip'ten. Ha, ben de kendisini hayatımda ne gördüm ne tanıdım.
1970'leri anladık diyelim. Faşizm kol geziyor, Balyoz operasyonlarıyla omuz üstünde baş bırakmıyordu. 1980'leri de anladık diyelim. O da 1970'lerin eksik bıraktığını da tamamlamaya çalışan bir başka faşizmdi. Peki, bugün ne oluyor? Diyeceksiniz ki, yargı dava açmışsa biz ne yapalım? O kadar uzun boylu değil. Bir yanda Kürt açılımı gerçekleştirilir ve bu kadarı bile düğümlenip kalmış bir soruna büyük ferahlamalar getirirken, iş Beşikçi'ye gelince bu iddiayla kenara çekilmek suya sabuna dokunmamaktır. Onun ne anlama geldiği de malumdur.
Yeniden Voltair'ci bir demokrasi tellallığı yapıp "ben görüşlerine katılmıyorum ama..." demenin saçmalığına gerek yok. O zaten öyle. O ilkenin uygulanmadığı bir ülkenin adı da bulunmuyor atık anlamı da. Benim bildiğim düşünce açıklama özgürlüğünün sınırı şiddet tahrikidir. Gene bildiğim kadarıyla BBC "terörist" sözcüğünü kabul etmez, terör örgütlerinin eylemini savunan varsa, onları da yayınlarında konuşturur, düşüncelerini açıklama olanağını verir. Şu dilimize pelesenk ettiğimiz "liberalizm" evvela konuşmayla ilgili bir olgudur. İnsanlar konuşursa aslında bir belirsizlikler düzlemi olan siyasal alanın aydınlanacağına, tanımlı hale geleceğine ve iç kaosundan kurtulacağına inanır. Hyde Park'ın "konuşucular köşesi" başka niye yapılmış olsun ki?
Şu "q" harfine değineyim. Bana kalırsa eğer Türkiye'de yazıyor ve yazıyorsak Kandil'i o harfle yazmak fazla anlamlı değil. Ama ben de bu yazıda Marx'ı "x" ile yazdım. Belki sadece bu yazıya münhasıran değiştirilmez yazı işlerinde. Fakat yıllardır dergi ve gazetelerle bu tartışmayı yaşıyorum. Ben "x" ile yazıyorum onlar "ks"ye dönüştürüyor. Niye öyle yazdığımın cevabı belli, o dillerde "Marks" diye ayrı bir isim var. Bakın bizde de mevcut: Marks&Spencer mağazasının adını hatırlayın. Gerisi alfabe, harf fetişizmidir. Eh, belki, Marx diye yazarak ben de bir propaganda yapıyorumdur. O bir yana bu ülkede Kürtçe televizyonu devlet kurdu, işletiyor. Hüseyin Çelik "bilinmeyen dilde konuştular" diyen mahkemeye çıkışıyor. Bildiğim kadarıyla Kürtçe yayın yapmakta bir kısıtlama yok.
Bir ülke bunlarla uğraşmaz. Uğraşmamalı. Bir sorunu çözmek istiyorsa işi çok daha derinlemesine ele alır. Almalı. Doğruyu bulmanın pahası ne 40 bin insanın ölümü olmalıdır ne Beşikçi'nin hayatından giden 17 yıl. Ne de hakkında şimdi istenen 7.5 yıl.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA