Dün Kayserispor Başkanı Berna Gözbaşı'nın koltuğuna gelişinin 33'üncü günüydü. Yatak üretiminde ve ihracatında hatırı sayılır büyüklüğe gelen ve girişimciliğiyle güzel bir başarı öyküsü yazan Berna Gözbaşı'yla artık sanayicilik üzerine konuşma yapmam mümkün olamıyor, varsa yoksa futbol ve Kayserispor'un kurtuluşu.
Geçenlerde Twitter'dan kadınlara seslendi ve "Özellikle yurt genelindeki tüm kadınlara sesleniyorum. Kadın dayanışması için gelin, tarih yazalım" diyerek transfer döneminde Kayserispor'a destek için sms ile 10 liralık bağışta bulunmalarını istedi.
Berna Gözyaşı, Kayserispor'u ligden düşme potasından çıkarıp, hak ettiği yere getirmek ve finansal açıdan da kulübü toparlamak için gece gündüz çalışıyor. İşin güzel tarafı, kadınların desteğini istese de şu anda en büyük desteği erkek dünyasından alıyor olması bence. Telefonuna futbolculardan gelen, "Size güveniyoruz. Geldiğiniz günden itibaren her şey daha güzel olmaya başladı. Ne diyorsanız, onu yapıyorsunuz" mesajlarının ardı arkası kesilmiyor. Kayserispor Teknik Direktörlüğü görevini neden kabul ettiği sorusuna Pronsinecki'nin verdiği cevabı okuyunca, futbol dünyasına daha çok kadının girmesi gerektiğini daha iyi görüyor insan. Prosinecki, "Buraya gelmemi sağlayan en önemli sebep Berna Başkan. İlk defa bir kadın başkanla çalışıyorum, inanılmaz hırslı ve çalışkan. Ben onun bu azmini gördüğüm için buradayım. Hep beraber iyi işler başaracağız" diyerek aslında futbol yönetimine bir kadının gelmesinin ne kadar etkili olduğunu da çok güzel özetlemiş sanırım.
Berna Gözbaşı'nın işi hiç kolay değil. 340 milyon lira borcu olan bir kulübü teslim aldı. Şu anda Kayserispor'un oynadığı futbolu iyileştirmek için 6-7 pozisyona transfer yapmaya çalışıyor ve bunların 4'ünü sanırım bitirdi ama dahası da var ve tüm bunlar için de taze para gerekiyor.
Duyuyorum ki, Türkiye İş Kadınları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Nilüfer Bulut, diğer kadın derneklerinin de desteğini alarak bir yardım gecesi yapma fikrini ortaya atmış. Hiç fena fikir değil. Fenerbahçe Yönetim Kurulu Başkanı Ali Koç'un taraftardan bağış almak için yaptığı gecelerden azımsanmayacak bir fon oluştuğunu biliyoruz. Türkiye'nin futbol tarihinde ilk kez bir kadının en tepe koltuğa geldiğini düşünecek olursak, bu ülkedeki tüm kadınların Berna Gözbaşı'nın başarılı olması için minicik bir çabada bulunması güzel olmaz mı? Şimdiden uluslararası medyanın yoğun ilgisiyle karşılaşan Gözbaşı, büyük bir kaosun içinden Kayserispor'u düze çıkarırsa sanırım bu başarı Harvard Business School'da 'vaka çalışması' olarak okutulmayı hak kazanır. Ne dersiniz?