"Tuhaf Zamanlarda Yaşayasın" (May You Live in Inteseting Times) demiş bundan 90 yıl önce İngiliz parlamento üyesi Austen Chamberlain. İşte bu ünlü deyim, 58'inci kez kapısını açan Venedik Bienali'nin ana teması. Chamberlain, bu deyimi Asya'da görev yapan bir diplomattan duyduğunu söylemiş ama 100 yılı aşkın süredir Çin Bedduası olarak da bilinen bu sözün gerçekten kime ait olduğu bilinmiyor.
Venedik Uluslararası Güncel Sanat Sergisi'nin bu yılki küratörü Ralph Rugoff, bu deyime atıfta bulunarak, dijital dünya ile karşımıza sürekli sahte haberlerin ve alternatif gerçeklerin çıktığını, aslında varolmayan şeylerin referansımız haline gelebildiğini söyledi. Doğrusu dünyanın içinde bulunduğu belirsizlik, kriz ve kaos ortamını anlatmak için daha güzel bir cümle seçilemezdi. Bienali dolaşırken çevre, göç dalgası, ırkçılık başta olmak üzere dünyanın başına kabus gibi çöken önemli sorunlara ilişkin çarpıcı eserler, videoları görüp, gelecek için kaygılanmamak mümkün değil.
Türkiye Pavyonu'nda İKSV'nin koordinasyonunda, dünyaca ünlü sanatçımız İnci Eviner'in "Biz, Başka Yerde" adını taşıyan desen, obje, video, ses ve performans gibi farklı ögeleri bir araya getirdiği projesi yer alıyor.
Venedik Bienali'nin ana sergisine davet edilen sanatçı Halil Altındere de Neverland adını verdiği bir pavyon fasadı ile katılıyor sergiye. Eser uzaktan bir ülke pavyonunun ön yüzünü andırıyor ama yaklaşınca arkası olmadığını görüyorsunuz. Sanatçı eseriyle, ulusal temsil fikriyle gelişen Venedik Bienali'ne tüm temsil edilmeyenler, marjinaller, istenmeyenler, yersiz- yurtsuzlar, göçmenler, azınlıklar ve mültecilere gönderme yapmış. Venedik Bienali'nde bu yıl en çok hayal gücünün sınırlarının zorlandığı animayonlardan, belgesel tadındaki filmlerden (My Father's Land/ Kanada) çok etkilendiğimi söylemeliyim.
Biliyorsunuz, Venedik, kuruvaziyer limanlarının da merkezlerinden biri. Hafta sonları binlerce turistin seyahat ettiği bu dev gemilerin lagünden geçişine tanıklık ettiğiniz şehirde Venedik Bienali ve paralel sergilerle tam bir sanat festivali yaşanıyor. Bienali gezerken dünyaca ünlü sokak sanatçısı Banksy'i de kaçırdığımı ajans haberlerinden öğreniyorum.
Bugüne kadar Venedik Bienali'ne hiç davet edilmemesine atıfta bulunan Banksy, tam da bienalin başladığı günlerde San Marco Meydanı'nda bir resim tezgahı kurmuş ancak izni olmadığı gerçekçesiyle polis tarafından kovulmuş. Venedik halkının en büyük şikâyeti olan dev turist gemilerinin lagünden geçişini dev yağlı boya resimlerle yorumlayan Banksy, kovulma sürecini Instagram hesabından paylaşmasa hiçbirimizin haberi olmayacaktı.
Kasıma kadar sürecek olan Venedik Bienali'nin bilet fiyatları 25 euro. Turizmden en çok gelir elde eden şehirlerden biri olan Venedik'e sadece bienal dolaşmaya on binlerce sanatsever akın ediyor. Türkiye'de İstanbul Bienali'nin ücretsiz olarak gezildiğini hatırlayınca, acaba bienali ücretli (öğrenci ve 65 yaş üstü hariç) yaparak parayı sanatı daha geniş kitlelere ulaştıramaz mıyız" diye düşünmekten kendimi alamadım.