Gündem ne kadar siyasi konularla dolu olursa olsun, yaşamımız doğanın bir hareketiyle alt üst oluyor. En son İstanbul'daki dolu yağışıyla bunu yaşayarak öğrendik.
O nedenle Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın bizzat öncülük ettiği 'Sıfır Atık' projesinin ülkenin her tarafına yayılması için dört koldan çalışmakta fayda var. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapılan tanıtım toplantısında öncelikle gördük ki, Emine Erdoğan çağrısını yaptığı kampanyayı bizzat Beştepe çalışanlarıyla birlikte hayata geçirmiş. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın başlattığı projenin bir anlamda pilot bölgesi Cumhurbaşkanlığı Külliyesi olmuş. Tüm personel eğitimden geçmiş. Ardından kağıt, plastik, cam, metal ve gıda akıtları çeşitli renklerde ayrı kutularda biriktirilmeye başlanmış. Sıfır atık çok ama çok iddialı bir hedef ama aslında bir o kadar da kolay. Stratejiyi yapıp, dönüşüm için birkaç küçük adım atmak yeterli. Önemli olan bu attığın adımlara yerel yönetimlerin de destek vermesiyle, ayrıştırılan atıkların ekonomiye tekrar kazandırılacak politikaların hayata geçmesi. İşte Külliyesi'de gördüğüm bu adımların Sıfır Atık projesiyle en azından Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde atılmış olduğuydu.
Çevre Bakanı Mehmet Özhaseki, projeye başladıkları ilk 4 ayda 45 ton kağıt, 11 ton plastik, 60 ton akıt ayrıştırdıklarını ve sadece kağıttan 764 ulu ağacı kurtardıklarını söyledi. Özhaseki, yerinde atık ayırmayla 8 ton sera gazını da azalttıklarını anlattı.
Düşünsenize atılan küçücük adımların ne kadar büyük etkileri oluyor. Sadece kurtarılan ağaçlar yeter belki ama atıkları yerinde ayrıştırıp, karbon ayak izimizi azaltarak, kaynakları daha bilinçli kullanmaya başlıyor, maliyetleri azaltıyor ve ülke ekonomisine katkı sağlıyoruz.
Emine Erdoğan, projenin duyurusunun yapıldığı gün, toplantıya katılan belediye başkanları, işadamları, bürokrat, yazar ve akademisyenlere sıfır atık kültürünün yayıngınlaştırılması ricasında bulundu. Amaç bu işin dinamosunun kamu kurum ve kuruluşları, hastaneler ve okullar olması ve evlerden, işyerlerine kadar tüm Türkiye'ye yaygınlaştırılması. Erdoğan'ın şu cümlesi önemliydi: "Tabiatı bekçiyle değil, bilinçle koruyacağız." Yani projenin yaygınlaştırılmasının ilk adımı çevre eğitimi programlarını yaygınlaştırmak. Mesela kızartma yağını lavaboya döktüğünde ortaya çıkan hasarı iletişim kanallarıyla vatandaşlara anlatmak, yağı toplayacak organizasyonu da hızlıca kurmak. Dünya Bankası raporlarına göre, yılda 1.3 milyar ton olan evsel atık, 2025'te 2.2 milyara ulaşacak. 2023'te nüfusunun 83 milyona ulaşması beklenen Türkiye'nin oluşturduğu 31 milyon tonluk atığın sadece yüzde 13'ü geri kazandırılıyor, milyarlarca lira ekonomik değer kaybediliyor.
Umarım Emine Erdoğan'dan alınan güçle Çevre Bakanlığı bu projeyi tüm Türkiye'ye yaygınlaştırmayı öncelikleri arasına alır.