Dünya nüfusu artarken ve tarım alanları her geçen gün azalırken, Türkiye'nin sahip olduğu buğdaydan başlayarak tarım ürünlerine canla başla sahip çıkması gerektiği ortada.
Sadece bu yüzden de değil, ülkemizde 2.9 milyon çiftçi 21 milyon ton buğday üretimi yapıyor ve 15 milyon insan da buğdaydan geçiniyor. Türkiye buğday üretimiyle dünyanın ilk 10 ülkesi arasında yer alıyor. O nedenle tarım sektöründe sahip olduklarımızı korumaya dair her proje büyük önem taşıyor. Tıpkı önceki gün bir yıllık çalışmanın ardından çıkan Türkiye'nin Buğday Atlası gibi.
Anadolu topraklarında buğdayın bugünkü fotoğrafını çekmek ve buğday çeşitlerimizin yaşatılmasına katkıda bulunmak için hazırlanan atlas; siyez, kavılca ve gernik gibi yok olma riski altındaki buğday çeşitlerine yönelik güzel bir farkındalık yaratacağa benziyor. Böyle bir çalışmanın daha önce yapılmamış olması Türkiye adına kayıp olsa da bir yerden başlanmış olması sevindirici.
Eti Burçak ve Doğal Hayatı Koruma Vakfı WWF-Türkiye'nin birlikte projelendirdiği atlas için öğreniyoruz ki 6 üniversite, iki tarımsal araştırma enstitüsü, bir tohum gen bankası ve ETİ Ar-Ge biriminin de içinde olduğu kalabalık bir uzman ekip birlikte çalışmış.
Eti İcra Kurulu Başkanı Hakan Doğan ve WWF-Türkiye Genel Müdürü Tolga Baştak'tan dinlediğim Türkiey Buğday Atlası'nda öne çıkan bazı verilerin ilginizi çekeceğine eminim.
Mesela, çok değerli olan siyez buğdayının üretimi 3 bin 500 tonla sınırlı ve yalnızca Kastamonu'daki dağlık alanlarda çok az sayıdaki çiftçi tarafından yapılıyor. Yerel buğday çeşitlerinin ekim alanları, yüksek verimli modern çeşitlerin yaygınlaşmasından sonra büyük bir hızla kayboluyor. Ne yazık ki yaklaşık 30 yılda Türkiye'deki buğday üretim miktarında hiç artış yaşanmamış. "Türkiye'nin en çok buğday üretilen bölgesi olan Konya Havzası'nı, iklim değişikliği ile ortaya çıkan kuraklaşma ve yer altı suyu seviyelerinde yaşanan hızlı düşüş ile önümüzdeki 50 yıl içinde daha ciddi tehlikeler bekleniyor" denilen atlasta, 79 buğday çeşidinin önlem alınmazsa daha da azalacağı vurgulanıyor.
İlk etapta alınması gereken önlem nedir sorusuna Buğday Atlası, "Tarım ve Çevre Koruma Politikaları birbiriyle uyumlu ve birbirini tamamlayıcı olmalı. Bu çerçevede, sürdürülebilir tarım yaklaşımı benimsenmeli" cevabını vermiş ve sürdürülebilir tarım yaklaşımı için yapılması gerekenleri sıralamış. Geçtiğimiz günlerde yeni bir tarım raporu hazırlayan TÜSİAD'ın toplantısında Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik'i dinleme fırsatı buldum. Her rapora, her araştırmaya, hele üniversitelerle işbirliğine ve akademisyenleri dinlemeye özel bir önem verdiği aşikar. Köylünün kafasına göre ekim yapmasının önünü alacak ve toprağın özelliklerine göre ekimin önünü açacak bir dizi proje hazırlığında olduğunu biliyorum. Dilerim Türkiye'nin Buğday Atlası, Türkiye için yeni bir kapının aralanmasına da imkan verir.