Dünya Sürdürülebilir Kalkınma İş Konseyi, sürdürülebilir bir dünya için ivedilikle yapılması gerekenleri tartışıyor ve bu yola baş koyan şirketlerdeki iyileşmelerin diğer şirketlere örnek olması için mücadele veriyor.
Dünyanın en büyük 200 şirketinin CEO ve başkanını Türkiye'ye getiren sebep içimi açıyor. Daha önce Münih ve Seul'de toplanan yaklaşık 500 önde gelen yönetici İstanbul'da şirketlerinin kârlarını, cirolarını değil daha temiz, güvenli, sorunlarını daha çok çözmüş bir dünya için neler yaptıklarını ve yapacaklarını konuşup durdular.
İstanbul toplantısını konuşmak için buluştuğumuzda konseyin CEO'su Peter Bakker'in ilk cümlesi, "Himalaya'da belki 15 yıl sonra içilecek su olmayacak. Dünyamızın sorunlarına çözüm bulmak için hepimizin değişmesi lazım" oldu.
Ancak ne yazık ki bu önemli oluşuma Türkiye'den topu topu iki holdingin imza atıp, taahhütte bulunarak katıldığını öğreniyoruz. Bunlar Eczacıbaşı Topluluğu ve Borusan Holding.
Eczacıbaşı Holding CEO'su Erdal Karamercan bize neler yaptıklarını anlatmadan önce bir CEO olarak değil bir baba olarak ilginç bir noktaya parmak bastı: "Çocuklarımızı çok güzel okutuyoruz, evleri, paraları, iyi bir hayatları olsun istiyoruz ama biz onlara nasıl bir dünya bıraktığımızı niye düşünmüyoruz? Evi alacak da o evde yaşayacak ömrü olacak mı? Bir baba olarak bir şey yapmak zorundaydım. CEO olarak ise bütün hissedarlara da bu işten karlı çıkacağımızı göstermem gerekiyordu."
Keşke tüm CEO'lar Erdal Karamercan ve Borusan CEO'su Agah Uğur gibi olsa dedim içimden. Hayata, çalışma hayatına, çalışanlarına başka bir pencereden bakıyorlar. Sahiden de başka bir dünya yok ve insanlığın, bu hızla ve gelecek düşünülmeden gidilirse, yüzyılın sonunu görüp görmeyeceği koca bir soru işareti.
Karamercan, "Neticede tasarruf ettik, daha verimli olduk. 3 yıl oldu. Memnun musunuz derseniz memnun değilim henüz. Karbon salınımını grupta yüzde 9 azalttık. Ton başına su tüketimini yüzde 25 düşürdük. Ama daha da düşmeli. 2013'te enerji tüketimini ticari binalarda yüzde 14 azalttık. 2010'da grupta Sürdürülebilirlik Grup Başkanlığı oluşturduk" diyor.
Kadın konusundaki hassasiyete ise şapka çıkarıyorum. 2011'de fırsat eşitliği programına başlayan Eczacıbaşı Holding, kadınların iş hayatında yer alması için pozitif ayrımcılığa başladı. Bu sayede beyaz yakalı kadınların sayısı yüzde 35 arttı son bir yılda. 2013'te gruptaki kadın oranı da yüzde 42'ye ulaştı. "Amacımız yüzde 50'ye ulaşmak. Özellikle kadınların işlerini kolaylaştırmak için esnek çalışma sistemine geçtik. Türkiye'nin tek sorunu ne cari açık ne başkası, Türkiye'nin sorunu kadın sorunu. Kadın istihdamı yüzde 5 artsın, yoksulluk yüzde 15 azalır. Goldman Sachs'ın araştırmasına göre kadınların işgücüne katılım oranı erkeklerle eşit olsaydı ABD'nin gayri safi milli hasılası yüzde 9 artacaktı" diyor Karamercan.
Borusan Grubu'nda da karbon emisyonu yüzde 6, su tüketimi yüzde 2, elektrik tüketimi de yüzde 4 azalmış. CEO Agah Uğur, "Hedefimiz kirletmemek. Daha az su, elektrik, enerji harcamak için şirketimizi zorluyoruz" diyor. Öğreniyoruz ki Borusan'da kadın çalışanların oranı yüzde 29 ve bu oran artsın diye bu grup da 4 ay önce esnek çalışmaya geçmiş. Dilerim özellikle esnek çalışma tüm diğer şirketlere örnek olur. Sürdürülebilir bir dünya için kadının çalışma hayatındaki yerinin erkekle eşit olmasından başka bir yol yok.