2011 yılının yaz ayları. Siemens Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Gerhard Cromme, Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı ile görüşür ve "Siemens AG'nin yönetim kurulu üyeliği görevini düşünür müsün? Seni aday komitesine önerebilir miyiz" diye sorar.
Bu noktada küçük bir dip not girecek olursam; Sabancı'nın, hem Dr. Gerhard Cromme ile hem de Siemens CEO'su Peter Löscher ile tanışıklıkları epey geçmişe dayanıyor. Her yıl Davos'ta düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu'nda ve Avrupalı büyük patronların üye olduğu European Roundtable of Industrialists'te zaman zaman bir araya geldikleri için aslında Siemens Grubu Güler Sabancı'yı çok iyi tanıyor. Güler Sabancı özellikle European Roundtable of Industrialists'in tek kadın üyesi olarak da dikkat çeken bir profil Avrupa'da.
Dün Güler Sabancı'ya 165 yıllık geçmişi olan ve 78.3 milyar euro ciroya sahip, 370 bin kişinin çalıştığı Alman şirketi Siemens AG'nin yönetim kurulu üyeliğine giden yolun nasıl açıldığını sorduğumda, yukarıdaki cümleyle girdi söze. Böyle bir teklif alınca Sabancı, "Düşünmeliyim" der ve sonra Sabancı Holding hissedarlarıyla görüşür, fikirlerini alır: "Onlar da bir mahzur görmediler ve beni desteklediler. Dolayısıyla 2011'in kasım ayında aday oldum." Yani neredeyse 2 yıl önce başlamış görüşmeler...
Sabancı'nın adaylığı 2012 sonbaharında Aday Komitesi tarafından onaylanmış ve hepimizin öğrendiği gibi 2013 Olağan Genel Kurulu'nda Güler Sabancı yönetim kurulu üyesi olarak önerildi ve seçildi.
Sabancı'ya bu görev için neden kendisinin seçildiğini bilip bilmediğini sorduğumda bana şunları anlattı:
"Ben de kendilerine 'neden beni böyle bir göreve davet ediyorsunuz' diye sordum. 4 temel sebebi olduğunu söylediler. 'Birincisi' dediler, 'Seni tanıyor ve izliyoruz. Şahıs olarak uluslararası iş dünyasında saygın bir yerin ve kimliğin var. İkincisi, Türkiye gelişen bir pazar. Gelişmekte olan ülke tecrübesine sahip olman bizim için çok değerli. Üçüncüsü, Sabancı gibi bir aile şirketinden geliyor olmanın yanı sıra, bu grubun sahip olduğu güçlü bir kurumsal kültürünü özümsemiş olman çok önemli' dediler. Onlara, ayrıca kadın olmamın etkisi olup olmadığını sorduğumda da bunun da önemli olduğunu ve kadın olmamın çeşitlilik açısından çok katkı yapacağını söylediler."
Siemens'in yönetim kuruluna Türkiye'den önemli bir ismi katmasının Türkiye'ye yapacağı katkıya memnun olmak bir yana, açıkçası bu ismin bir kadın olmasının da çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Evet Türkiye'nin, kadın CEO ve üst düzey yöneticiler konusunda Avrupa'ya göre karnesinin daha iyi olduğunu rakamlar gösteriyor ama yine rakamlardan biliyoruz ki ne yazık ki kadının iş gücüne katılım oranı Avrupa'nın çok gerisinde. Sanırım böylesi önemli bir görevde Güler Sabancı'yı görmek, rol model kavramını daha bir pekiştirecek.
Avrupa Birliği'ne üyelik yolunda 50 yılı geride bırakan ama nedense bir arpa boyu yol gidemeyen daha doğrusu gitmek isteyen ama her defasında AB tarafından önüne türlü engeller çıkarılan Türkiye'nin, Avrupa'da iş insanlarıyla ciddi boy göstermesi, sanırım AB'ye de çelişkilerin en büyüğünü yaşatıyordur. Yaşatsın gerçekten. Bu ikilem de onlara yeter!