Kimse kusura bakmasın ama deprem bir şehri derinden sarsmışken, 1 milyon insan tedirginken, yüzbinlerce insan şehri terk etmişken, Başbakan Erdoğan'a 'Van büyükşehir olsun! Erciş il olsun' demenin hiç sırası değil. İnsanların evlerine girmeye korktuğu bölgenin öncelikli iki sorunu bu mu Allah aşkına? Dün ailesi İstanbul'da olduğu için nispeten rahat olan, kendisi de bir otelde kalan Van Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Mirza Nadiroğlu ile görüştüm. O da bu taleplerin Başbakan'a iletildiğini söyledi ama bence şu anda herkesin beşik gibi sallanan Van'da binaların hızlıca hasar tespitinin yapılması için çalışmasında fayda var.
Ticaretin ve sanayinin tamamen durduğunu geçen haftaki konuşmamızda anlatan Nadiroğlu, Bayram Oteli'nin şokunu hâlâ atlatamamış. 'Biz de inşaat yapıyoruz, teknik ekiple dolaştık. İnsan korkuyor.
Van'da caddeleri, sokakları dolaştık. Yüzde 65'i hasarlı binaların. Herkes şehri terk etmeye çalışıyor. Sitenin kapıcısı bile köyüne dönüyor' diyor.
Nadiroğlu, Bayram Otel'de enkaz altında kalan yakınlarını bekleyenler için çadır kurmuş, katalitik soba dağıtmış. 'Ben bu otele neden hasar tespitinin hemen yapılmadığını ve mührün basılıp kapatılmadığını hâlâ anlayamıyorum' diyor.
En zor şartlarda, haber peşinde koşarken, Bayram Otel'de depreme yakalanan, hasar görmeyen resmen unufak olan binanın enkazından kurtulamayan meslektaşlarım Cem Emir ve Salahattin Yılmaz'la birlikte Van depreminde hayatını kaybedenlerin ailelerine baş sağlığı diliyorum. Bayram Otel'deki ölüm hepimizi derinden sarstı çünkü hiç birimiz bu ölümlerin normal olduğuna inanmadık. Bu bir cinayetti. O nedenle sorumluların bir an önce tespit edilip en büyük cezaya çarptırılmalarını bekliyoruz.