Her işte bir hayır var! Perakendenin önde gelen isimleri; ithalatlarını, geleceğini 4-5 ay önceden bildikleri ek vergi yüzünden öne çekince, ek vergi bir yana kur artışlarından etkilenmemeyi başardı.
Özellikle tekstil ve konfeksiyon sektörü, yüzde 30-40 arasında olan ek vergiyi engellemek için çok uğraşmıştı ama lobi faaliyeti sonuç vermemişti.
Hal böyle olunca sadece tekstil ve konfeksiyon değil, bir çok sektör temsilcisi, 7'nci ayın 22'sinde hayata geçen vergiden en azından bir sezon için kaçmaya çalıştı ve yurtdışı siparişlerini ağustos yerine mayısa çektiler.
Sonra neler olduğunu Flo markasıyla ayakkabı dünyasının en büyük yerli ismi haline gelen Ziylan Grubu'ndan Mehmet Ziylan bana şöyle anlattı:
"İthal edeceğimiz tüm ürünleri değişik nakliye araçları kullanarak erken getirdik. Gemiyle getirmedik. Uçak kargo parası verdik ama yine de maliyetimiz ek verginin altında oldu. O zaman kurun böylesine artacağını da bilmiyorduk. Hem malı ithal ettik hem de kur artışından etkilenmedik.
Nerden bakarsanız bakın on günde kur yüzde 20 arttı. Bizim yüzde 10'luk bir nakliye maliyetimiz oldu ama kur artışı, ek vergiyi düşünürseniz toplamda yüzde 20 avantajlı durumdayız."
Peki bu avantaj sağlanamasaydı ne olacaktı? Yani ithalat ek vergi sonrası yüzde 30-40 maliyetli gelseydi, üstüne bir de yüzde 20 döviz kurundan bir etkilenme söz konusun olsaydı ne olacaktı?
Ziylan, o durumda bu avantajı sağlayamayacakları için kayıplarını ceplerinden ödeyeceklerini, fiyatı değiştirerek farkı tüketiciye yansıtmalarının söz konusu olmayacağını söyledi bana.
Bu bana ilginç geldi, çünkü piyasanın yabancı oyuncularının kurların hemen ardından fiyat yükseltme yoluna gittiklerini biliyorum. Hem ek vergiyi maliyetin içine kattılar hem de kur artışını.
Sanıyorum bu konuda kimi markalar ki çoğunlukla yerliler özverili olmayı tercih ediyor. Bunun sonucunda belki biraz karlılık düşüyor ama tüketici fiyat artışından etkilenmiyor.
Ziylan'la sohbetimiz biterken şunları söylüyor: "Biz krizleri bol bir memlekette yaşıyoruz. Nasıl ki Türkiye deprem bölgesinde bunun bilinciyle yaşıyoruz. Krizler de öyle. Bugün dünyanın hangi ülkesinde son üç yıldır sürekli yüzde 30-40 büyüyen şirketler var. Bu müthiş bir şey. O nedenle hemen ağlaşmaya başlamayı doğru bulmuyorum." İlginç ve doğru tespitler değil mi?