İş dünyasında hani neredeyse dinlemediğim öykü kalmamıştır. Ama önceki akşam bir markanın sekizinci kuşak patronuyla tanışmak bana çok şaşırtıcı geldi. Türkiye'de dördüncü kuşağa ulaşan şirket sayısı pek yoktur. Şirketler bizim ülkemizde daha hızlı el değiştiriyor, üçüncü kuşaktan itibaren başarısız olan şirket sayısı da şirketi satmanın en doğru yol olduğunu düşünen patron da çoktur.
İşte o nedenle ilk kalemini 1761 yılında çıkaran Faber Castel'in 8'inci kuşağı Kont Anton Wolfgang Graf von Faber-Castel ile tanışmak çok ilginçti. Türkiye'de Anadolu Endüstri Holding ile 40 yıl önce işbirliği yapan Faber- Castel, bu yıl 250'inci yılını kutluyor.
Kutlama davetinde Anadolu Endüstri Holding Başkanı Tuncay Özilhan, Kont Faber-Castel'i tanıştırınca ayak üstü sohbette sormadan edemedim. Konta, "Üçüncü kuşaktan sonrasını iş dünyasında görmek pek mümkün değil, özellikle de bizim ülkemizde' dedim. O da bana, 'Oysa bizde en büyük gelişmeyi dördüncü kuşak göstermiş, şirketi uluslararası boyuta taşımışlar. Devamını da biz getirdik" dedi.
Zaten sonra Özilhan da konuşmasında, Faber- Castel'in Türkiye dahil 14 ülkede üretim yaptığını, 7 binden fazla çalışanı olduğunu ve şirketi küresel haline getiren kişinin de Kont Faber-Castel olduğunu söyledi.
Yılda 2 milyar adet kurşun kalem üreten Faber-Castel'in patronunun cebindeki kalemi hepimiz merak ediyorduk. Kont hemen elindeki bardağı bana verdi ve cebinden biri kurşun, diğeri tükenmez olan iki kalem çıkardı. Özellikle kurşun kaleminin onun için anlamı büyüktü. Bir sürü fonksiyonu vardı ve hepsini tek tek bizlere gösterdi. Faber-Castel'in kalem âşığı bir aileden geldiğine kuşku yok. Böylesi bir sevgi şirketin başarısına ve uzun yıllar ailede kalmasına belli ki büyük etken. Ciroları yarım milyar euroya ulaşmış. 2 binden fazla yazım, çizim, boyama ve renklendirme ürününün hammaddesi için Brezilya'da kurdukları ormana her yıl 1 milyon fidan diktiğini öğreniyoruz.
İlk yıllarda günde sadece 5 kurşun kalem üretme kapasitesine sahip olan Faber-Castel'in ilginç öyküsü kadar, 1969'da Anadolu Endüstri Holding ile kurduğu ortaklık da önemli. Kamil Yazıcı ve Özilhan ile sohbette o günlere ait bir fotoğraf çokça konuşuldu. Castel-Faber konuşma için sahneye geldiğinde, Demirel'in de katıldığı Adel'in açılış törenindeki 40 yıl öncesinin ilginç fotoğrafı da ekrana yansıdı.
Bunca yıldır Tuncay Özilhan'ı tanırım bu arada yeni öğreniyorum ki Özilhan'ın öyle bir kalem tutkusu var ki her gün çantasında yüze yakın kalem taşıyor! O akşam, "Kimsenin haberi olmamıştır bu kalemleri taşıdığımdan. Kalemler benim büyülü dünyamdır, içinden bir tanesi kaybolsa mutlaka bilirim" derken, gördüm ki tutkuyla sevdiği bir ürünün üretimini ve satışını da tutkuyla yapıyor. Öyle olmasaydı, Türkiye, Faber-Castel'in Avrupa'daki ikinci en iyi pazarı olmazdı sanıyorum.