Geçen hafta Güler Sabancı ile birlikte yaptığımız Ankara seyahatinin amacını yazmış ama içeriğini TÜSİAD'ın yeni başkanını seçtiği önemli toplantının sonuçlarını öne alışım nedeniyle bu haftaya bırakmıştım.
Sabancı Vakfı'nın İçişleri Bakanlığı ve Birleşmiş Milletler ile birlikte yürüttüğü, "Kadınların ve Kız Çocuklarının İnsan Haklarının Korunması ve Geliştirilmesi" ortak programının sonuçları açıklandı geçen hafta.
Güler Sabancı, bu programın her ayağına günü birlik seyahatleri bir grup kadın gazeteciyle birlikte yaptı. İzmir, Kars, Nevşehir, Şanlıurfa, Trabzon ve Van illerinde yerel yönetimlerin büyük desteği ve sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte Türkiye'de toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldırmak için bir dizi proje yürütülüyordu.
Bir çok ilin valisi ve belediye başkanı, İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın da katıldığı bu sonuç toplantısını dikkatle takip etmekle kalmadı, illerinde kadın erkek eşitliği konusundaki girişimleri de her fırsatta duyurmaya başladı.
Örneğin öğrendik ki Urfa, Trabzon, Nevşehir'de hem valilikte hem de belediyede kadın erkek eşitliği birimi kurulmuş. İzmir ve Van'da valilik bünyesinde, Kars'ta ise belediyede bu birim hayata geçmiş.
Toplantının sonuçlarını değerlendirmesi için kürsüye gelen Prof. Dr. Ayşe Ayata'nın da söylediği gibi bu projenin en önemli tarafı yerel yönetimlerin gerçekten içten, büyük katkısıydı. Yani yerel düzeyde, yerel katılımla proje çok daha yararlı olmuştu ve yaklaşık 300 bin kişiye ulaşılmıştı.
Güler Sabancı kadınların ve kız çocuklarının insan haklarının korunması ve geliştirilmesi ile ilgili yapılanları öyle çok önemsiyordu ki aslında bu projenin sona ermesine gönlü razı olmadı ve şimdi öğreniyoruz ki, BM'nin programı sona erse de Sabancı Vakfı bu yöndeki projelerine devam edecek.
Güler Sabancı toplantıya giderken yolda sosyal sorumluluk projelerine olan ilgisiyle ilgili sorduğum bir soru üzerine, "Kadın konusundaki projeler bana başka türlü bir heyecan ve tatmin veriyor. Beni daha çok kamçılıyor" diyerek yeterlilik noktasını çok yukarı koyduğu bu projelerin onu başka türlü etkilediğini söylüyordu.
Hani neredeyse işten çok daha fazla vakit ayırabilecek kadar sosyal projelere önem verdiğini gördüğümüzden, 'Peki ya Sabancı Müzesi ile ilgili ne düşünüyorsunuz' diye sorunca, Güler Sabancı bu kez şunları söylüyor:
"Müzedeki bir sergide, sanat olayı beni başka türlü etkiler. Orada ben de daha çok izleyici ve alıcıyım. Ama diğerinde tek başına değil, bir ekip olarak katkımı görüyorum. Fark yaratabilmek istiyorum."
Bir başka konu daha var. O da nano teknoloji konusunda Sabancı Üniversitesi'nde bünyesinde başlayan çalışmalar. İşte bunun için ise Güler Sabancı, "Nano da bilmediklerimi öğreniyorum. Beyin fırtınası toplantıları yapılırken baştan sona her şeyin içinde oldum. Ta ki nano da ismi belirleyip de adresi netleştirene kadar" diyor.