Kapatılan Selah Tersenesi'nin sahibi Erkan Selah'la, tersanesinde ölümlü kazanın olduğu 9 Mayıs'ta Van'da, TURMEPA'nın gezisindeydik. Akşam üstü otele döndüğümüzde, bir grup gazeteci Erkan Selah'la konuşmaya çalıştık. Yanında eşi vardı ve sürekli olarak Selah'ın tansiyonun yükseldiğini söylüyor ve konuşmasını istemiyordu. O an hiç birimiz daha fazla ileri gitmek istemedik. Neticede böyle bir ölümün olmasını Erkan Selah'da istememişti herhalde. Hem tansiyonunun fırladığı söylendiğinden açıkçası çekindik de.
Van'a 200 kişi gitmiştik. Van Gölü'nü temizleme kampanyası için yapılan geziye pek çok armatör ve tersane sahibi de katılmıştı. Hepsi de tersane ölümlerinde basını suçluyor, biri bin yaptığını söylemeye ve ortada dönen başka dolaplar olduğunu imaya çalışıyordu.
İlginçtir ağız birliği yapmışçasına söyledikleri, Selah'ın tersaneler arasında ilk beşe girecek kadar iyi bir tersane olduğuydu.
Kuşkusuz biz gazeteciler ertesi gün sabah erken saatte Türk Hava Yolları'na ait bir uçak olmasına rağmen, Erkan Selah'ın geziye devam etmesine ve aklına ölen işçisinin cenazesine katılmak gibi anlamlı bir fikrin gelmemesine takılmıştık.
Sahi siz olsaydınız ne yapardınız?
Tamam, İstanbul'dan çok uzakta, iki saatlik uçuş mesafesindeki Van'dasınız.. Ama uçak sorunu yok. Tesisinizde patlama oluyor ve bir işçi ölüyor, kimisi yaralanıyor. Duyduğunuz an, dönmenin yollarını aramaz mıydınız?
Açıkçası tören esnasında bu haberi aldığını bildiğimden, Erkan Selah'ın anında özel uçağıyla biraz sonra İstanbul'a hareket edecek olan Rahmi Koç'un yanına gitmesini ve uçakta yer olup olmadığını sormasını beklerdim.
Ama işte öyle olmadı. Selah, bütün grupla birlikte geziyi tamamlayıp, akşam özel uçakla İstanbul'a dönmeyi tercih etti.
Tuzla'daki ölümlerden sonra ilk kapatılan tersane Selah olunca yukarıdaki anekdotu yazmak şart oldu. Çünkü Erkan Selah, tersanesinde güvenliğin öylesine ön planda olduğunu anlatıp durdu ki bana, açıkçası ilk kapatılan tersane olmasına şaşırdım kaldım.
Van'da Erkan Selah bana, denetim yapan müfettişlerden büyük övgü aldığını, takdir ettiklerini, ancak kendisinin bununla yetinmeyip bağımsız bir denetim kuruluşuna daha iş güvenliği ve risklerle ilgili rapor hazırlattığını ve buna istinaden önlemler aldığını söyledi.
Peki nasıl oluyor da bana bunları anlatırken, Selah'ın tersanesinde bir işçi üzerine düşen metal bir plakanın altında kalıp can veriyordu? İnanın aklım almıyor!
Daha doğrusu Erkan Selah'ın söyledikleriyle tersanesinde olanlar bir birine uymuyor. Çalışma Bakanlığı müfettişleri bu tersaneyi süresiz kapattığına göre ortada gerçekten büyük güvenlik açıkları var.
Tam kapasite çalışırken ve aldığı büyük gemi siparişlerini vaktinde yetiştirmeye çalışırken belli ki güvenlik konusu yeterince önemsenmemiş. Öyle olmasaydı bu ölümler olur muydu?
İleri teknoloji kullanarak dev gemiler inşa eden Türk gemi sanayicileri, bu işi ciddi eğitimden geçirerek kalifiye hale getirdikleri işçilerle, her türlü riskten olabildiğince arındırılmış sağlıklı tersane ortamlarında yapmak için hareke geçerler mi hakikaten bilemiyorum artık.