* Kıbrıs'ta bankanız vardı, onu da sattığınızı hatırlıyorum. Öyle görünüyor ki siz çok rahat mal satıyorsunuz... Valla öyle söylüyorlar! Benim 15 yıllık bir bankam vardı, onun da büyük oranda hisselerini Kıbrıslı bir gruba devrettim. Zaman zaman arıyorlar beni, 'Ne güzel satıyorsunuz, benim malımı satar mısınız?' diye. Ama tabi, insan kendi malını kolay satıyor, inisiyatif elinizde çünkü. Ben de mülkiyetçilik duygusu yok bir de. Daha fazla proje üretmenin yolu, bir projeyi üretip, bitirip başka bir projeye geçmekten geçiyor.
* İçiniz kalmıyor mu hiç? Mesela Mövenpick Oteli'ni sattığınızda üzülmediniz mi? Bir şeyi gönlünüz kalmadan gözden çıkarmanız lazım. İkincisi de işi bitirdikten sonra geri dönüp, şu kadarı mı satsaydım gibi bir düşünceye girmemeniz lazım. Esas motivasyon, yeni bir şeye başlayabilmek. Hep belli, açık, net yürüyüşüm oldu iş hayatında. Dolayısıyla büyük projeleri yeniden yeniden hayata geçirebilmek için o sermayeyi birinden alıp diğerine aktararak yürüyorum. İçimde, ruhumda, gönlümde yatan da, giderken ne kadar çok hayal gerçekleştirebilirsem, o kadar mutlu olacağım. Bazen yadırgıyorlar. Mövenpick'e gidince ne hissediyorsun diyorlar. Tabii, şimdi Sheraton demem lazım, güzel de yapmışlar. Çok iyi hissediyorum kendimi. Çünkü kendini bir yere sahip hissetmek tapuyla olan bir şey değil ki. Orayı ben gerçekleştirdim.