* Türkiye'nin önemli fabrikalarından birini üstelik sahada yönetiyorsunuz... Paslanmaz boru farikasının genel müdürüyüm. Fabrikada Gebze'de. Ayrıca Borusan Grubu'nun İran'daki işlerini ben takip ediyorum. Bir makine yatırımımız var. Ağır makineler ve lojistik konularında yatırımımız var. Küçük bir imalat tesisimiz var ve bütün olumsuzluklara rağmen büyüyor.
* İran asıllı olmanızın şu durumda işe yaradığını düşünüyorum... Muhakkak. 16 yaşımdaydım İran'dan ayrıldığımda. Şu anda bir problemim yok İran'la. Zaten zorlukları annem ve babam yeterince yaşadı o yıllarda. İki ülke arasındaki ticari ilişkilerin daha da gelişmesi için şimdi çaba sarfediyorum.
* Peki planlarınızda sanayicilik var mıydı? Borusan'da çalışıyor olmanız bir zorunluluk muydu yoksa istediniz mi? Açıkçası şöyle söyleyeyim. Yönetici veya teknokrat olarak daha çok iş potansiyeline sahiptim ve profesyonel çalışmaya karar verdim. İşte o zaman da eğitimli, dil bilen üst düzey yönetici ihtiyacı Borusan'da da vardı. Dışarıdan profesyonel geleceğine niye aileden yetişmiş fertler çalışmasın dediler.
* Siz Türk-İran İş Konseyi Başkan Yardımcısısınız aynı zamanda. Türk işadamlarına İran'daki potansiyelle ilgili ne söyleyebilirsiniz? İran'da son beş yıldır Türk yatırımcı sayısında ciddi bir artış var. İran'da şu anda yatırım yapma zamanı. Türk şirketleri şimdi gitmeli. Çok zorluk var ama Türk işadamlarını korkutmamalı bu. İran'da yatırım zamanı şimdi. İran tamamıyla demokratik, kanunlarla hükmeden bir ülke haline gelirse o zaman Türklere yer kalmayacak. Japon'undan Amerikalısı'na ve İngiliz'ine kadar herkes bu ülkeye gelecek. Şu anda Türk şirketleri için bir fırsat var ve bu en az 4 yıl daha böyle sürer. Türkiye'nin en büyük şansı iki ülke kültürlerinin bir birine yakın olması. İşte bunu Türklerin kullanması lazım. Düşünün en basitinden iki ülkede çay aynı cam bardaklarda içilir, fincanda değil. Yoksa ki Türkiye İran'a para deseniz veremez. Teknoloji deseniz, daha iyisine sahip ülkeler var. Ama iki ülke arasında sıkı bir kültür var.