Akıllı su yönetimi! Türkiye'nin sahip olamadığı bir kavram ne yazık ki şu anda. Gündem yaz sıcağı falan da dinleyecek gibi değil. Ankara Cumhurbaşkanlığı seçimleri nedeniyle öyle sıcak günler yaşıyor ki, kimsenin suyla falan ilgilenecek hali yok. Ancak tehlike çanları çanlıyor. Yaşanan kuraklık, Türkiye'yi yönetenlerin bir an önce oturup ciddi önlemler almasını şart kılıyor.
Türkiye çöl olmasın diye yıllardır mücadele veren sivil toplum örgütü TEMA'dan Yeşim Beyla'yla konuştum dün. Diyor ki şu ana kadar yaptırımlarla ilgili hiç bir şey yapılmadı. Bir an önce harekete geçilmeli.
Beyla'nın demek istediği şu. Örneğin büyük bir hızla, yeni binalar, siteler yapılıyor. İskan verilirken, belirli bir daire sayısından sonra kendi atık suyunu tekrar kullanacağı sistemin de yapılıyor olması şart. Ancak kimse bu sistemleri yapmıyor, kimse de kontrol edip, ceza yağdırmıyor. Çevreye dost binalar yapılmasına ağırlık verilmesi gerekiyor oysa.
Peki ya suyunu daha fazla kullanan abonelere karşı yerel yönetimler ne zaman önlem alacak? Geçtiğmiz günlerde İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, böyle bir hazırlıklarının olduğunu yani çok tüketenden çok ücret almak şeklinde bir uygulamaya geçeceklerini söyledi ancak ne zaman olduğu kesin değil. Oysa artık su konusunda bir dakika bile kaybetmemek gerektiği ortada.
Beyla, sokak ortasında otomobil, halı yıkayanlarla ilgili bir yaptırım, yasak da olmadığından şikayet ediyor.
Asıl zabıta teşkilatının suyun bekçisi olması gerekiyor. Ancak henüz zabıtanın bu konuda uyarıda bulunduğuna tanıklık etmiyoruz.
Daha da önemlisi su yönetimiyle ilgili çerçeve yasasının hükümet programının ilk maddesi olması gerekiyor.
Beyla çok güzel anlatıyor:
"Suyu varlık olarak değerlendirmedi kimse. Herkes kaynak olarak değerlendirdi. İsteyen istediği yere istediği bitkiyi ekti. Oysa bazı bitkiler çok su istiyor, onların susuz araziye dikilmesini önlemek gerekirdi. İsteyen istediği yere derin kuyu açtı. Drenaj kanalları ise hiç yapılmadı tarlalara. Ki yapılsaydı o kanallarda toplanan su yeniden kullanılabilecekti."
Rakamlara bakılırsa, suyun asıl kullanım alanı yüzde 70 ile tarımsal alanlar. Sanayi tesislerinin payı yüzde 22 ve evlerin de payı yüzde 8.
Özetle hükümet bir an önce tarımsal alanda yıllardır sürdürülen yanlış politikalardan vazgeçmeli.
Suyu yaptığımız yanlışlar nedeniyle bu kadar hızlı tükettiğimiz ortada. Arıtma tesisi konusunda bugüne kadar kaç sanayi tesisine ceza kesilebildi ki? Ya da damlama sulama tekniği bu kadar önemliyken, kaç yerde uygulanabildi ki?
Hem sonra, Nihat Gökyiğit'in dediği gibi suyu israf edenin sonra yaptığı dua kabul olur mu? Şimdi kısa vadede yapılacak olan tek bir şey kaldı. O da su tüketimini kısmak.
O nedenle hükümetin ilk gündem maddesi Türkiye'ye bir an önce akllı su yönetiminin kazandırılması olmalı.
Not: Yıllık iznimin bir bölümünü kullanacağımdan, bir hafta izninizi rica ediyorum.