Modern tıp günümüzde, tedavi edici tıptan koruyucu tıbba dönüşme yolunda önemli adımlar atmaktadır. Yani günümüz tıbbının odaklandığı nokta; hastalığı oluştuktan sonra tedavi etmek değil, tam aksine gerekli önlemleri alarak ve önlenebilir risk faktörlerini ortadan kaldırarak hastalığın oluşumunun önüne geçmek olmuştur. Koruyucu tıptaki bu heyecan verici gelişmelerin en somut örneklerini ise kalp hastalıkları alanında görüyoruz. Günümüz tıbbının toplumda yarattığı 'kalbimizi koruma bilinci' sayesinde günümüzde kalp hastalıklarından korunmak için alınması gereken önlemler artık sağlığına önem veren kişiler tarafından ezbere bilinir hale gelmiştir. Daha da önemlisi, bu önlemleri aldığımızda kalp hastalığına yakalanmama şansımızı oldukça artırıyor olmamız.
DİŞ HEKİMİNİN ONAYI GEREKİYOR
Maalesef ortadan kaldıramayacağımız risk faktörleri olan genetik mirasımız ve ilerlemekte olan yaşımıza karşılık hepimiz sigara içmenin, hipertansiyon ve yüksek kolesterol değerlerinin, düzensiz bir yaşam biçiminin kalp hastalıklarına nasıl davetiye çıkardığının bilincindeyiz. Şeker hastalığı veya kontrolsüz şeker değerleri ise artık kalp hastalığı için bir risk faktörü değil, kalp hastalığı eşdeğeri kabul edilmektedir. Yani şeker hastası olanlar kalp hastası adayı olarak değil, direkt kalp hastası olarak kabul edilmektedirler. Hepimiz günlük ve düzenli olarak yapılan sporun kalp sağlığımız için ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Son yıllarda yapılan üç-dört büyük araştırmanın ortak sonucu; kalp sağlığımıza giden yollardan birinin de ağzımızdan geçmekte olduğuna ısrarla dikkat çekmektedir. Evet, yanlış duymadınız; ağız içi sağlığı ve ağız hijyeninin artık kalp sağlığımız açısından çok önemli bir belirleyici faktör olduğu son yıllarda yapılan birçok araştırma ile kanıtlanmış durumda. Uzun sözün kısası, bundan sonra kalp check-up'larımızı yaptırırken diş hekiminizin de onayını almak zorundasınız.
KALBİN İÇ YÜZEYİNE YERLEŞİR
Önce klasik bilgilerimizi gözden geçirelim. Uzun senelerdir bildiğimiz bilgiler; kalp sağlığımızı korumaya yönelik değil, zaten yapısal bozukluğu olan veya bu nedenle ameliyat olan kalbimizi korumaya yönelikti. Ağız sağlığı, doğumsal kalp hastalığı olan çocuklarda ve kalp kapak hastalığı olan erişkinlerde çok önem kazanmaktadır. Çürük dişlerde oluşan bakterilerin, bu dişlere yapılacak dolgu, çekim gibi tedavilerde kana karışması ve daha sonra zaten enfeksiyona yatkın bir bölge olan kalbin sorunlu bölgesine yerleşerek burada çoğalması 'İnfektif endokardit' adını verdiğimiz kalbin iç yüzeyini kaplayan dokunun enfeksiyonuna yol açar. İnfektif endokardit, hekimlerin son derece çekindiği, hastanın yatarak uzun süre (en az altı hafta) antibiyotik tedavisi almasını gerektiren ve buna ek olarak hayati riski yüksek bir enfeksiyondur. İnfektif endokardit açısından bir diğer riskli grup ise yapay kalp kapağı, kalp yaması, kalp pili gibi operasyonla kalbine bir protez yerleştirilmiş hastalardır.
ANTİBİYOTİK KULLANILMALI
Dişlerde oluşan bakteriler, biraz önce belirttiğimiz mekanizma ile bu sefer kalbe yerleştirilmiş olan protezin üzerinde çoğalarak, 'Protez endokarditi' diye adlandırdığımız son derece ölümcül bir tablonun oluşmasına yol açar. İşte saydığımız tüm bu nedenlerden dolayı, doğumsal kalp hastalığı olan çocukların, kalp kapak hastalığı olan erişkinlerin ve kalbine herhangi bir protez yerleştirilmiş kişilerin diş hekimleri ile çok iyi bir iletişimde olmaları ve bu tür istenmeyen sorunların önüne geçmek için de dişlere yapılacak her türlü girişimden önce uygun antibiyotik tedavisine tabi tutulmaları hayati önem taşımaktadır. Ancak kanımca daha da önemlisi, ağız ve diş bakımının çok iyi yapılarak diş çürümeleri ve diş eti hastalıklarının önüne geçilmesidir.
TEDAVİDE TEKNOLOJİDEN FAYDALANIYORUZ
Teknolojinin, kalp hastalarının ağız ve diş sağlığı tedavilerini kolaylaştırmak üzere sunduklarını şu şekilde özetleyebiliriz:
Ağrısız, kanamasız ve dikişsiz implant uygulamaları
Lazer destekli diş eti tedavileri
Lazer ile diş çürüğü temizleme
Alerji yapmayan ağız içi protezlerin cad-cam teknolojisi ile üretilmesi
Enfeksiyonlu diş köklerinin lazer ile temizlenmesi Geliştirilen bu teknolojiler sayesinde kalp hastalarının tedavilerinin; diş hekimi koltuğunda stres yaşamadan, kısa sürede ve hatta vakaların çoğunda anestezi bile kullanmadan sonuçlanması sağlanmaktadır.
İNMENİN SEBEBİ AĞIZ HİJYENİNDE SAKLI OLABİLİR
Son yıllarda yapılan araştırmalar dişlerinizdeki çürükler ve dişetlerinizin sağlığı ile kalp krizi geçirme, hatta ve hatta daha da ileri gidersek inme geçirme riskinizle direkt bir ilişki olduğunu ortaya koyuyor. Japonya'da yayınlanan, 47 eyalette 785 bin 591 hastanın altı sene boyunca takibini içeren araştırmanın sonucunda; 65 yaş üzeri ve diş çürüğü veya dişeti enfeksiyonu olan hastaların ani kalp durmasına bağlı ölüm oranının, ağız hijyeni iyi olan hastalarla kıyaslandığında beş kat fazla olduğunu açıkladı. Bunun üzerine tüm diş hekimleri ve kalp hastalıkları ile uğraşan doktorlar, hastalarına bu konunun önemini ısrarla vurgulamaya başladılar. Buna ek olarak, şu ana kadar yayınlanmış ve periodontal hastalık ile kalp krizi geçirme ilişkisini açıklayan, ağız hijyeni bozuk olan hastalarda by-pass ameliyatı olma riskinin arttığını bildiren ve daha da ilgi çekicisi bozulmuş ağız hijyeninin her iki şah damarımızın medya tabakasında kalınlaşmaya yol açarak inme riskini artırdığını bildiren çalışma sonuçları; artık bu konudaki şüphelerimizi tamamen ortadan kaldırmıştır. Biz hekimler hastalarımıza verdiğimiz tavsiyelerde, hiçbir şikayetleri olmasa bile, senede en az bir kere diş ve dişeti temizliği yaptırmalarını, diş ipi, diş macunu ve ağız gargarası kullanmalarını öneriyoruz.