Sağlıklı bir sindirim ve besin emilimi, yalnızca basit bir eylem olan yiyecekleri çiğnemekle mümkündür. Yiyecekleri aceleyle çiğneyenlerdenseniz ya da her lokmanızı sevdiğiniz içecekle ıslatıp yutmadan önce birkaç kez çiğniyorsanız; hazımsızlık, kabızlık ve diğer sindirim sorunlarına ortam hazırlıyorsunuz demektir. American Journal of Clicinal Nutrition'da yayınlanan bir araştırmaya göre; yiyecekleri 15 yerine 40 kez çiğnemek, yüzde 12 daha az yemek yenilmesini sağlıyor. Ayrıca, lokmalarını daha çok çiğneyerek yiyenlerin daha az kalori aldıkları ortaya çıktı.
ÇİĞNEME, SİNDİRİMİ TETİKLER
Fiziksel bir süreç olan çiğneme, büyük parçaları daha küçük parçacıklar haline getirmeye yardımcı olur. Bu, yemek borusunda oluşan gerilimi azaltır ve midenin yiyecekleri daha hızlı şekilde daha küçük parçalara ayırmasını sağlar. Her lokmayı düzgün bir şekilde çiğnediğiniz zaman, bolca sindirim enzimleri içeren tükürük salgılarsınız. Bu enzimleri boğaz ve mideye gönderdiğinizde, sindirim sürecine katkıda bulunursunuz. Eğer yediğiniz yiyecek yağ içeriyorsa, aynı zamanda dil altından salgılanan enzimler yardımıyla da bazı besinlerin emilimine başlarsınız. Vücut, çiğneme işlemi boyunca sindirimi tetikleyen bazı süreçler uygular. Sindirim, vücudun en çok enerji tüketen süreçlerinden biridir, bu yüzden üzerinize düşeni yaparak vücudunuza yardımcı olmanız şarttır. Etkili bir çiğneme sırasında yiyeceklere uygulanan basınç, yetişkin insanın azı dişleri için santimetre kare başına yaklaşık 5.5-15 kg., kesici dişler için 2-5 kg. arasındadır ve kullandığımız el tarafıyla yiyecekleri çiğnemeye yatkınızdır. Asıl problem çiğnememek mi, yoksa çiğneyememek mi? Çiğnememek bir alışkanlıkken, çiğneyememek, çözümü diş hekiminizde olan ertelenmiş bir sorundur, daha fazla ertelemeyin. Sağlıklı bir yaşam için besinleri önce çiğneyebilin, sonra çiğneyin.
YÜZDE SİMETRİ BOZUKLUĞUNA YOL AÇAR
Çiğnemek, güçlü çene ve dişlerle mümkün olur. Sağlıklı bir şekilde çiğneyebilmek için eksiksiz bir diş yapısına sahip olmak çok önemlidir. Bir de 'çiğneyememek' var. Eğer ağzınızda hareketli protezleriniz varsa ve her çiğneme hamleniz ağrılı bir eyleme dönüşüyorsa, diş eti problemi yaşıyorsanız, çürük dişleriniz veya 20 yaş dişleriniz size sorun çıkartıyorsa; muhteşem hazırlanmış bir sofradan ne kadar keyif alabilirsiniz? Bazı hastalarımız, diş hekimine gitmektense aylarca tek tarafta çiğnemeyi tercih ediyor. Fakat tek taraflı çiğneme, zamanla yüzde simetri bozukluğuna neden olur. Çiğneme kuvvetinin tek taraftaki ekleme yüklenmesi sonucu çene ekleminde ağrı, çene kayması, açma-kapama sırasında ses gelmesi ve çene hareketlerinin kısıtlanması, hatta çene kemiğinin kafatasına kaynamasına varan ağır sonuçlar oluşabilir. Hastanın ağrılı tarafındaki çürük dişlerini bir an önce tedavi ettirmesi, diş eksikliğinden kaynaklanan tek taraflı çiğneme mevcut ise köprü veya bölümlü protezlerle eksikliklerin telafi edilmesi gerekmektedir.
İMPLANT, DİŞ EKSİKLİĞİNDE GÜVENLE UYGULANAN BİR TEDAVİ ŞEKLİDİR
Arkası dişsiz sonlanan çenelerde köprü yapımı için gerekli diş bulunmadığından, klasik köprü tedavisi uygulamak imkansızdır. Bu gibi durumlarda hareketli protez uygulanır. Ama implant tedavisi sayesinde, hareketli protezler yerine sabit protezler yapılabilir. Yan yana bulunan birden fazla diş eksikliğinde, dişsiz bölgenin başında ve sonunda doğal dişler bulunsa bile yapılacak köprü çok uzun olacağı için, kırılma ve esneme olasılığı vardır. Ayrıca köprü ayağı olarak kullanılacak dişler de çok fazla kuvvete maruz kalacağından; yapılacak köprü uzun ömürlü olmayacaktır. İmplant tedavisi, uzun dişsiz bölgelerde daha işlevsel ve uzun ömürlü bir protez konforu sağlar. Eğer alt veya üst çenede ya da her ikisinde de total dişsizlik sorunu varsa, implantla desteklenmiş sabit veya hareketli protez uygulanabilir. Klasik yöntemlerde alt çenede kullanılan tam protezler, kemiğin zamanla erimesi nedeniyle sabitlik yönünden iyi değildir; protezin altına yemek kaçması, vuruk oluşması gibi dezavantajları vardır. Üst çenede kullanılan protezler de damağı tamamen kaplamasından dolayı tat alamama, mide bulantısı gibi sorunlara yol açar. İmplant üstü protezlerde; çeneye implantla sabitlenen protez sayesinde herhangi bir oynama, protez altına yemek kaçması ve vuruk gibi sorunlar söz konusu olmaz.
CERAHI YÖNTEMLER YARDIMCI OLUYOR
Tıpta 'Navigasyon Tedavisi' olarak adlandırılan cerrahi yönlendirme sistemi; diş tedavisindeki tüm diş, ağız ve çene bilgilerini doktora iletir, implantın yapılacağı en uygun yeri tespit edip yol gösterir. Ayrıca, tedavi sırasında tespit edilen yerden kayma olursa doktoru uyararak hata payını sıfıra indirger. Sistemin genel işleyişi, hastadan alınan çok detaylı dijital tomografi bilgisiyle, bu planın müdahale sırasında hastaya uygulanması üzerine kuruludur. Sistem sayesinde doktorun diş etini kesip kemiği görmesine gerek kalmaz. İmplant tedavilerinde doktor, diş etini keserek kemiğe ulaşır ve kemiğe bakarak bir tedavi yolu izler. Bu teknolojiyle, sinirlerin yerinden kemiklerin kalınlığına kadar gerekli olan tüm detaylı bilgi anında elde edilir, uygun tedavi şekline güvenle ulaşılır.
KEMİK MİKTARI ARTIRILABİLİR
İmplant tedavisi için kemik ebadı yeterli değilse, bazı cerrahi işlemlerle yeni kemik oluşumu sağlanabilir. Kemik eni yetersizse, kemik greft işlemiyle kemik tozu kullanılarak, kemik inceyse 'onley kemik grefti' işlemiyle, ağız içinden kemik parçası alınarak implant uygulanacak bölgeye yerleştirilerek, kemik yüksekliği yetersizse 'distraksiyon' yönemiyle kemik uzatılabilir ya da miktarı artırılabilir.
SİNÜSLER KÜÇÜLTÜLÜR
Üst çene kemiğinin sağ ve sol bölümlerinde sinüs adı verilen boşluklar vardır. Bu boşluklar, uzun süreli dişsizlik sebebiyle genişleyip aşağıya sarkabilir ve sinüs altında kalan dişsiz bölgelere uygulanacak implant için engel oluşturur. Böyle durumlarda, sinüslerin hacimlerini azaltıp kemik hacmini artırmayı sağlayan 'Sinüs Lifting' adlı cerrahi yöntemi uygulanabilir. Operasyon sonrası kemik oluşumu tamalandıktan sonra, implant uygulamalarına başlanır.