Diş eti hastalığının en önemli belirtisi, fırçalarken veya kendiliğinden ortaya çıkan diş eti kanamalarıdır. Kanama, diş etindeki iltihaba bağlı ortaya çıkar. İltihaba bağlı olarak diş etlerinde kızarıklık ve şişme görülebilir. Bununla birlikte kök yüzeylerinin açığa çıkması yani diş eti çekilmeleri, soğuk veya sıcağa karşı hassasiyet, dişlerde sallanma ve kaymalar, kötü ağız kokusu da hastalığın belirtileri arasındadır. Bu belirtilerin ortaya çıkmasını beklemeden altı ayda bir düzenli olarak diş hekimi muayenesini yaptırmak, hastalığın oluşmadan önlenmesini veya erken teşhis edilerek diş kayıplarının önüne geçilmesini sağlar.
Sağlıklı diş etinden hasta, iltihaplı diş etine geçiş normal bir insanda çok hızlı olmaz; genellikle geniş zamana yayılan, belirtiler gösteren bir süreçtir. Bu belirtileri göz ardı etmez ve tedavi yoluna giderseniz; diş kaybına, apse oluşumuna kadar uzanan bu süreci durdurabilirsiniz.
KALBİ DE ETKİLER
Kronik diş eti hastalıkları ile kalp ve damar hastalıkları arasında ilişki var mıdır?
Evet, vardır. Diş eti hastalıklarının temel sebebi, dişlerin çevresinde çok sayıda bulunan mikroorganizmalar ve bunların üretmiş olduğu zararlı maddelerdir. Bu mikroorganizmalar, diş eti dokusu içine girebilir ve iltihaplı diş eti dokusunda bulunan yoğun kılcal kan damarları yoluyla kana karışabilir. Kana karışan mikroorganizmalar birçok organa yayılıp kalp damarlarının tıkanmasına, damar duvarlarının kalınlaşmasına ve kalp hastalıklarının ortaya çıkmasına neden olabilir. Bununla birlikte kalp kapakçıklarına yerleşebilen mikroorganizmaların ciddi hasara neden olduğu da tespit edilmiştir.
Kalp krizi geçiren veya kalp damar hastalığı bulunan bireylerle, bu hastalıklara sahip olmayan bireylerin kıyaslandığı çalışmalarda, diş eti hastalıklarının daha çok saptandığı tespit edilmiştir. Bu nedenle günlük ağız bakımınızı düzenli ve etkili olarak yapmanız ve yılda iki defa kontrol amacıyla diş hekimine gitmeniz; genel sağlığınız için oldukça yararlı olacaktır.
KENDİ KENDİNE İYİLEŞMEZ
Diş eti hastalıkları kendi kendine, antibiyotik, gargara, vitamin gibi tedavilerle iyileşmez; mutlaka bir diş eti uzmanı tarafından tedavi edilmesi gerekir. Erken dönemde teşhis edilmesi, diş etleri kadar dişlerin de sağlığını koruyacaktır. Bu hastalıklar tedavi edilmediğinde, diş kaybedilebilir. Diş eti hastalıkları genellikle herhangi bir ağrı ile seyretmediğinden, çağımızda görülen en sık diş kaybetme nedenlerinden biridir. Genel sağlığımız açısından; periodontal hastalığın (diş eti hastalıkları) büyüklüğü ve şiddetinin önemli bir risk faktörü olduğu, artan bilimsel kanıtlarla desteklenmektedir. Diş eti hastalığını önlemek için günde en az iki kere doğru diş fırçalama, en az bir kere diş ipi kullanımı, altı ayda bir düzenli diş hekimi ziyareti gerekmektedir.
Dişlerin ve diş etlerinin ortak düşmanı olan bakteri plağı, dişler üzerinde birikerek diş çürüklerine ve diş eti hastalıklarına yol açan yapışkan ve renksiz bir mikrop tabakasıdır. Dişlerde çapraşıklık, çürükler, kötü yapılmış dolgular ve protezler, ağızdan solunum ve ağız kuruluğu gibi faktörler; mikrobiyal dental plak birikimini artırır.
Bakteri plağı, yediğimiz yemeklerdeki şeker ile birleşerek bir tür asit oluşturur. Bu asit zamanla diş minesini zayıflatır ve dişlerde çürümelere yol açar. Bakteri plağı yumuşaktır ve hasta tarafından kolaylıkla temizlenebilir. Eğer temizlenmez ve birikirse, tükürükten gelen kalsiyum ve fosfat iyonlarının etkisiyle sertleşerek diş taşları meydana gelir. Diş taşı, ancak hekim tarafından diş yüzeylerinden uzaklaştırılabilir. Diş taşları, diş eti hastalığına esas neden olan bakteri plağının dişler üzerinde daha rahat birikmesine neden olur. Dolayısıyla, diş taşlarını temizletmek zararlı değildir. Profesyonel olarak temizlenerek diş eti hastalığının ilerlemesi engellenmelidir.
ZOR FARK EDİLİR
Diş eti hastalıkları, dişi çevreleyen ve destekleyen dokuları etkileyen bir enfeksiyon hastalığıdır. Periodontal hastalıklar, çocuklar dahil tüm yaş gruplarını etkiler. Ancak yetişkinlerde çok daha sıklıkla görülür. Hiç çürüğü olmayan dişler bile bu hastalık nedeniyle kaybedilebilir. Genellikle ağrısız seyrettiği için belirtileri hasta tarafından zor fark edilir ve çoğu vakada hekime geç başvurulur.
Dünya üzerinde en yaygın sağlık sorunlarından biri olan diş eti hastalıklarının genel vücut sağlığına etkileri günümüzde iyi biliniyor. Bu tür enfeksiyonlar sadece ağız içini etkilemekle kalmaz, bakterilerin kan dolaşımına katılmasıyla bireyin genel sağlığını da etkiler. Son yıllardaki çalışmalar, diş eti iltihabına sahip bireylerde bazı sistemik hastalıkların gelişme riskinin arttığını göstermiştir. Bu çalışmalar sonucunda; diş eti iltihabının diyabet, kalp-damar hastalıkları, ateroskleroz, bazı solunum sistemi hastalıkları, bebeklerde düşük doğum kilosu ve erken doğum riskiyle ilişkisi saptanmıştır. Dolayısıyla dişler ve ağız dokuları, vücudun ayrılmaz bir parçası olarak düşünülmeli, sağlık ve hastalık durumlarının vücudun bütünü üzerinde etkilerini gösterdikleri unutulmamalıdır.
DİŞ ETİ HASTALIKLARININ TEDAVİSİ
Periodontal hastalıklar, büyük oranda önlenebilen ve kontrol altına alınabilen hastalıklardır. Periodontal tedavide en önemli aşama; hastanın etkili ve düzenli bir şekilde diş eti, diş ve dişler arası temizliği uygulayarak ağız sağlığını koruyabilmeyi öğrenmesidir. Diş eti hastalığının erken döneminde özel aletler kullanılarak plak ve diş taşları, diş eti cebinden uzaklaştırılır. Diş temizliğinin yanı sıra küretaj ve kök yüzeyi düzleştirilmesi işlemi önerilebilir. Bu tedavinin yeterli olmadığı durumlarda, diş eti operasyonlarının yapılması da gündeme gelebilir. Erken dönemde teşhis edilmesi, diş etleri kadar dişlerin de sağlığını koruyacaktır. Sistemik hastalıkların varlığında tıp doktoru konsültasyon yapmalı ve hastalık kontrol altına alınmaya çalışılmalıdır.
Başlangıç tedavisi sırasında ayrıca; kötü ve taşkın dolguların yenilenmesi, çürük dişlerin doldurulması, diş eti kenarı ile uyumu ve şekli doğru olmayan protezlerin düzeltilmesi gibi bakteri tutunmasını kolaylaştırıcı yerel faktörlerin uzaklaştırılması, kanal tedavileri ve varsa ümitsiz dişlerin çekimi gerçekleştirilmelidir.
DÜZENLİ KONTROL ŞART
Periodontal tedavi sonrası hastaların düzenli olarak diş hekimi tarafından muayene edilmesi, plak kontrolü ve yeni diş taşı birikimlerinin ortamdan uzaklaştırılması gereklidir. Fakat unutmamak gerekir ki; periodontal tedavi ile elde edilenlerin sürdürülmesi için yapılan hiçbir işlem, kişinin günlük ağız bakımı işlemlerini etkin bir şekilde uygulamasından daha yararlı olamaz.
Bazı vakalarda periodontal yıkımın sürdüğü gözlenir. Bu vakalarda, geleneksel tedavilere ek olarak antibiyotik tedavisi ile olumlu yanıt alınır.