Türkiye'nin en iyi haber sitesi
DİŞ HEKİMİ İLKER ERDOĞAN

‘Sık dişini geçer’ devri kapanmıştır

Diş dokusunda meydana gelen ve dişin kaybı ile sonuçlanabilecek tahribatlara karşı mutlaka diş hekiminize başvurun. Asit veya dişin hassasiyeti sonucu oluşan sorunların çözümü aslında çok basit

Yaşam boyunca dişler, ortamda mikroorganizma olmasa da yapılarındaki sert dokuların çeşitli boyutta kopmasına ve aşınmasına neden olan sayısız fiziksel ve kimyasal etkiye maruz kalırlar. Diş dokularında hayat boyu devam eden ve çürük nedeniyle oluşmayan bu kayıp, gerçekte normal fizyolojik bir süreçtir. Ancak meydana gelen doku kaybının oranı, var olan dişlere zarar verecek boyuta ulaştığında ya da varlığı hastada endişe uyandırdığında; hastalık olarak düşünülür. Aşındırıcı partikülleri fazla diş macunları ile yapılan sık, sert, yanlış diş fırçalama, dişlerin strese bağlı sıkılması ya da gıcırdatılması, asidik yiyecek ve içecekler, yüzme havuzlarındaki klor, reflü, kronik yaygın kusma, alkolizm, peptik ülser, ilaçlara bağlı gelişen ağız kuruluğu, diyabet, tükürüğün tamponlama kapasitesi, pH'ı ve akış hızı; diş yüzeylerinde özelliklede diş etine komşu alanlarda farklı aşınma tiplerinin ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

Son yıllarda sıklıkla duyulan asit erozyonu ne demek?
Son yıllarda toplumda da sıklıkla konuşulan aşınmalar; herhangi bir bakteri etkisi olmadan kimyasal bir etkenle oluşmuş ve biz diş hekimlerinin erozyon olarak tanımladıkları aşınmalardır. Özellikle asidik gıda ve içeceklerin erozyona sebep olduğu çok uzun bir süreden beri bilinmektedir. En önemli görülme nedeni, saf meyve suları ve/veya organik ve fosforik asitlerin ilavesi ile oluşturulan alkolsüz karbonatlı içeceklerin sık tüketimidir. İçeceklerin şekersiz veya light olması, dişlerde meydana gelen erozyonu ve sert doku kaybını önlemez. Yaş ilerledikçe bireylerde erozyon görülme sıklığının artmasının en önemli nedeni, kullanılan ilaçlar nedeniyle oluşan ağız kuruluğudur.

Pek çok nedeni olan asit erozyonunda dişlerde ne gibi değişiklikler oluşur?
Asitli yiyecek ve içeceklerin dişle teması sonucu diş minesinin yüzeyinde geçici olarak yumuşama oluşur. Zamanla, asit etkenin varlığını sürdürmesi ve diş fırçalaması sırasındaki yanlış uygulamaya bağlı olarak önemli bir aşınmaya ve dolayısıyla da diş minesinin kalınlığının azalmasına yol açabilir. Bu da dişin dokusu, şekli ve görünümünde değişime ve sonuç olarak da sıcak ya da soğukta diş hassasiyetinin artmasına neden olur. Asit nedeniyle diş minesinde oluşan aşınma dişlerin yüzeyinin yuvarlanmış, parlak, cilalı ve hafifçe sararmış bir görünüm kazanmasına neden olur.

AŞINMA DİŞLERİ SARARTIR

Asit erozyonunda tükürüğümüz önem taşır mı?
Tükürük dişlerdeki erozyon türü aşınmalarda; erozyona neden olan asidi sulandırarak, temizleyerek, nötralize etmek suretiyle tamponlayarak direkt etkisini gösterir. Tükürük akışını azaltan hastalıklar, kontrolsüz yapılan baş-boyun radyoterapisi, sinir sistemi rahatsızlıkları, tükürük bezi hastalıkları, aynı zamanda kullanılan antidepresanlar ve diğer pisikoaktif ilaçların da tükürük akış hızını azaltarak dişlerde erozyonlara dolaylı olarak katkı sağladıkları bildirilmektedir.

Dentin hassasiyeti nedir?
Dentin hassasiyeti; soğuk, şekerli-ekşi yiyecek ve içecekler ile diş fırçalama ve hava uyaranlarına karşı oluşan kısa süreli, keskin ve rahatsız edici bir ağrıdır. Hastalar tarafından 'soğuk hassasiyeti' veya 'diş fırçalama hastalığı' olarak tarif edilir.

ERGENLİKTEN İTİBAREN GÖRÜLÜR

Dentin hassasiyetinin nedenleri nelerdir? Kimlerde sıklıkla görülür?
Dentin hassasiyeti, asitli gıdalar ve içeceklerin neden olduğu asit erozyonu, aşırı ve yanlış diş fırçalama veya yaşlanma sonucu dişlerin boyun bölgesindeki minenin aşınması ve dentinin açığa çıkması gibi nedenlerle meydana gelir. Diş sıkma ve gıcırdatma sonucunda oluşan kuvvetler ile dişin boyun bölgesindeki minenin fırçalamanın da etkisiyle aşındığı bireylerde de sıklıkla rastlanmaktadır. Toplumda ergenlikten 70'li yaşlara kadar dağılım göstermektedir. Hassasiyet yaşlanma ile birlikte azalırken, dişeti rahatsızlığı olan bireylerde görülme sıklığı yüzde 72'lere kadar çıkmaktadır.

DENTİN HASSASİYETİNE KARŞI ALINACAK ÖNLEMLER
Asitli içeceklerin pipet ile tüketilmesi.
Diş fırçalanmasından hemen önce ve sonra asitli yiyecek ve içeceklerin tüketilmemesi.
Aşındırıcı diş macunu kullanılmaması.
Sert fırça ve yatay fırçalama tekniği kullanılmaması.
Diş sıkma ve gıcırdatmaya karşı koruyucu plak kullanımı.
Dişeti hastalıklarına karşı düzenli ağız bakımı ve hekim kontrolü.

İMPLANT HAKKINDA MERAK EDİLENLER

Dişlerim eksikti, implant yaptırdım acaba ne kadar uzun süre kullanabilirim?
Sindirim sistemimiz vücudumuzdaki en önemli sistemlerden birisidir. Birçok organdan meydana gelen bu sistemin başlangıç noktası ağız boşluğumuzdur. Özellikle dişlerimiz bu sistemin en önemli unsurlarıdır. Herhangi bir sebepten dolayı dişler kaybedilebilir. Hareketli protezler, sabit protezler gibi uygulamalar ile çiğneme fonksiyonu yeniden kazandırılabilir. Hareketli veya sabit protezlerin uygulanmasında, protezlere destek olacak dişlerin ve destek dokuların yetersiz olduğu durumlarda implant alternatif tedavi yöntemi olarak bizlere destek olmaktadırlar.

İmplant uygulamalarının aşamalarını sırası ile anlatır mısınız?
İmplant yapılması planlanan bireyler, diş hekimi tarafından öncelikle klinik olarak değerlendirilirler. Eksik olan dişler ve sayıları yapılacak olan implantlar ve cerrahi işlemlerin tahminen belirlenmesinden sonra implant uygulanacak birey genel sağlık durumu açısından değerlendirilir. Bireyin daha önceden geçirmiş olduğu hastalıklar (kanser tedavisi, alerjiler), kronik hastalıklar (şeker hastalığı, sürekli kortizon kullanımı gerektiren hastalıklar), kalp ve damar hastalıkları gibi hastalıklar açısından değerlendirilmesi sonucunda implant uygulamayı engelleyecek bir durum yok ise, ileri tetkikler ile yapılacak tedavi net bir şekilde belirlenir. Kalp damar hastalığı olan bireyler genelde kan sulandırıcı ilaç kullanırlar; bu durumda bu hastalığı takip eden hekim tarafından kanama durumu değerlendirilerek diş hekiminin yapacağı tedavi şartları oluşturulmalıdır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA