Uzmanlar, gülmenin insanlar üzerinde psikolojik ve fiziksel birçok faydası olduğunu vurguluyor. İçten gelerek yapılan gülme eylemi:
Bağışıklık sistemini çalıştırır, vücudumuzun virüslerle savaşan hücreleri artar.
Gülmenin beyin üzerinde sakinleştirici etkisi vardır, vücudu rahatlatır.
Sindirim sistemini çalıştırır.
Gülerken yüz ve vücut kaslarımızın çoğu çalışır.
Güldüğümüzde salgılanan hormonlar, bizi dinamik yapar; acı, ağrı gibi hisleri azaltır.
Kan basıncını dengeler.
Pozitif duyguları ön plana çıkarır.
Kendine güveni artırır.
Başarıyı olumlu yönde etkiler.
GÜLÜMSEMEK İLK İZLENİMDE ÖNEMLİ
İnsanların, tanıştıklarında ilk dikkat ettikleri şey gülümsemenizdir. Gülümseme, diğer bütün iyi özelliklerinizin tamamlayıcısıdır. Artık birçok insan kötü görünen dişlerin iş hayatında ve sosyal hayatında yanlış mesajlar verdiğini anlamış durumda. Yapılan çalışmalar göstermiştir ki; insanların çoğu, gülümsemenin çok değerli bir şey olduğuna, etkileyici bir gülümsemenin karşı cins için sizi daha çekici yaptığına, daha da önemlisi itici bir gülümsemenin hayattaki fırsatları ve kariyerlerindeki fırsatları zedelediğine inanıyor. Çünkü gülümseme, insanların kendilerini daha mutlu hissetmelerini sağlamakta, özgüveni artırmaktadır. Mutlu göründüğünüzde daha cana yakın, dürüst ve güvenilir bir imaj çizersiniz. İş hayatında pek çok insan bunun önemini kavramış ve gülümseme üzerinde kendilerini geliştirmişlerdir. Gülümseme; sadece karşı tarafla aramızdaki bariyerleri yıkmakla kalmaz, aynı zamanda kişinin kendine güvenini de yansıtır. Bu nedenle daha fazla gülümseyen insanların daha kolay iş bulduklarına ve kariyerlerinde hızlı bir şekilde yükseldiklerine dair yaygın bir inanış hakim.
SAĞLIKLI DİŞLER İNSANLARI ETKİLER
Sağlıklı dişlere sahip olan insanlar, daha fazla gülümsüyor, kendilerini sosyal ortamlarda rahat hissediyor ve çevresindekilerle kolay iletişim kurabiliyorlar. Çevrelerindeki kişilerce de cana yakın, eğlenceli ve etkileyici kişiler olarak algılanıyorlar. Yapılan çalışmalarda, yaşıtlarına göre kendilerini diğerlerinden çekici gören bireylerin daha fazla sayıda doğal dişe sahip oldukları tespit edilmiştir. Tam tersi olarak, diş yapısı ve diş sağlığı bozuk olan bireylerde özgüven sorunu oluşabiliyor. Bu da sosyal ilişkilere girmekten kaçınmalarına, bu tarz ortamlarda kendilerini rahatsız hissetmelerine ve içe kapanık bir ruh hali sergilemelerine sebep oluyor. Doğal olarak kendilerini mutsuz hissediyorlar. Bu kişiler, genellikle konuşurken ya da gülerken elleriyle ağızlarını kapatma gereksinimi duyabiliyor, kahkahalarla gülmekten kaçınıyor ya da gülümserken dişlerini göstermemeye çalışıyorlar.
HASTALIKLAR DİŞE YANSIR
Çoğu insan günlük hayatın içinde dişlerin ne işe yaradığının, hayatımızı ne kadar etkilediğinin farkında değildir. Onların farkına ancak bir sorun yaşadığımızda ya da dişlerimizden birini kaybettiğimizde varırız. Oysa dişler; yemek yeme, konuşma, şarkı söyleme gibi en basit günlük aktiviteleri düzgün bir şekilde gerçekleştirebilmemizi sağlarlar. Dişlerimiz olmadan ısırma, koparma, çiğneme gibi eylemleri gerçekleştiremez, konuşurken sesleri doğru ve düzgün bir şekilde çıkaramayız. Biz ne kadar farkında olmasak da sağlıklı dişlere sahip olmak özgüvenimizi artırır ve keyifle gülebilmemizi sağlar. Dişler aynı zamanda yanak ve dudaklara destek olan dokulardır. Eksikliklerinde yüzde, yanaklarda çökmeler meydana gelir ve bu eksiklik görünümümüzü büyük ölçüde etkiler. Dişler, vücut bütünlüğü içinde de önemli rol oynamaktadır. Dişleri besleyen sinirlerle bütün vücudu besleyen sinirler beyinde aynı çekirdekte bulunmaktadır. Bu nedenle, ağızda oluşan bir sorun diğer hastalıkları tetiklemekte ya da tam tersi olarak vücudumuzda meydana gelen hastalıklar dişlerimize de yansımaktadır. Rahat ve kendinden emin yüzünüze ve kişiliğinize yakışan bir gülüş için estetik diş hekimliğinin nimetlerinden faydalanmalısız.
TEKNOLOJİ BERABERİNDE KONFORU GETİRDİ
Hastaların diş tedavilerini kabul etmesindeki en önemli engel; uzun tedavi seansları ve hastaların gerçekten yüksek estetik beklentisiydi. Yüksek kalitede ve çekici, diş renginde restorasyonlar dijital teknolojiler sayesinde artık daha kolay. CAD-CAM adı verilen bu dijital sistemlerin prensibi Bilgisayar Destekli Dizayn ve Bilgisayar Destekli Üretime dayalıdır. CAD-CAM sistemleri ile uzun tedavi seansları olmadan, tek seansta, uzun ömürlü ve estetik tedaviler mümkündür. CAD-CAM tüm seramik dolgular, kuronlar ve venerler için sadece bir randevuda gerçekleştirilen, bilgisayar destekli bir uygulamadır. Bundan 10-15 yıl önce telefonla fotoğraf paylaşmak bile hayalken, günümüzde dünyanın neresinde olursanız olun görüntülü konuşma yapabiliyorsunuz. Bu teknolojik gelişme diş hekimliğinde de hızla ilerledi, öyle ki ağız içinden görüntü almak için kameranızı dişlerin üzerinde dolaştırmak yeterli oluyor. Sonrasında yaklaşık 8-10 dakikalık bir işlem sonrasında hastanızın dişini üretmiş ve 45 dakika içerisinde tedavisini bitirmiş oluyorsunuz.
ESTETİK DİŞ HEKİMLİĞİ İLE YARIM SAATTE BEMBEYAZ DİŞLER
1- Güldüğünüzde çok görünen diş etlerinizin lazerle üç-dört dakikada düzenlenmesi,
2- Renklerinden memnun olmadığınız dişlerinizin 45 dakikada beyazlatılması,
3- Çarpık dişlerin özel plaklarla telsiz düzeltilmesi ,
4- Seviyeleri birbirinden farklı dişlerin özel frezlerle aynı ve simetrik hale 10 dakikada getirilmesi,
5- Güldüğünüzde görünen siyah dolguların özel kameralarla ölçü alınarak 15 dakikada porselen dolgularla değiştirilmesi,
6- Konuşurken ya da gülerken dişleriniz görünmüyor ya da çok az görünüyorsa bilgisayar destekli porselen lamine uygulamaları,
7- Konuşurken ya da gülerken dişlerinizin dibindeki gri metal yansımasının CAD-CAM teknolojisiyle zirkonyum destekli porselen uygulamasıyla değiştirilmesi; bir estetik uygulamadır.
DİŞİ KÖTÜ GÖRÜNEN UTANGAÇ OLUYOR VE GÜLMEK İSTEMİYOR
Kanada'da yetişkinler üzerinde yapılan çalışmalarda ağız sağlığının kişiler üzerindeki etkileri araştırılmış. Bu araştırmada;
18 yaş üstü bireylerin yüzde 7' sinin konuşma güçlüğü çektiği,
Yüzde 15'inin gülümsemekten ya da kahkaha atmaktan kaçındığı,
Yüzde 19'unun dişlerinin görünümü nedeniyle utangaç davrandığı,
50 yaş ve üstü bireylerin yüzde 22'sinin kendilerini konforsuz hissettikleri,
Yüzde 24'ünün dişlerinin görünümü nedeniyle içe kapanık bir ruh hali sergilediği,
Yüzde 13'ünün gülümsemekten sakındığı belirlenmiştir.