CHP, Tandoğan Meydanı'nda Cumhuriyet mitingi düzenledi.
Ama Kılıçdaroğlu, bayrama yakışmayan sözler sarf etti. "Bir diktatör var, kadınların kaç doğum yapacağına o karar veriyor.
Ne zaman doğum yapacaklarına, nasıl yapacaklarına o karar veriyor. Hamile kadınların sokağa çıkmamasını öneriyor.
Dolmabahçe'de oturup, Kadıköy vapurundaki kadınları dikizliyor. Bu nasıl ahlâk anlayışıdır. Demokrasi düşmanı bunlar. Engerek ve çıyanlar..."
Her duyduğunu abartarak nakleden, dedikoduya düşkün bohçacı kadınlar gibi konuşmuş.
Kınıyorum.
Türkiye'de iktidarın otoriterleşme eğilimlerinden ben de yakınıyorum.
Bunu önlemek için, bir sistem değişikliğine gitmek gerekir.
Siyasi partilerde lider hâkimiyetinin kırılması, parti içi demokrasinin sağlanması, milletvekili ve belediye başkan adaylarının, kayıtlı üyelerin katılımıyla ve ön seçimle belirlenmesi, Meclis çoğunluğunun korunma kalkanı kırılarak, başbakan ve bakanların hesap vermesinin kolaylaştırılması, barajın düşürülerek muhalefetin bütün çoğulculuğuyla parlamentoda temsiline imkân verilmesi, üniversitelerde YÖK egemenliğinin kalkması önemli. Ama Kılıçdaroğlu, eleştirilerinde ölçüyü kaçırıyor.
Bu hırçın üslûbun arka planında acaba "başarısızlık sendromu" mu yatıyor? Tayyip Erdoğan ve ekibi Marmaray gibi bir medeniyet projesini İstanbul'a armağan ediyor.
Kılıçdaroğlu'nun sözleri, gıpta, hatta kıskançlık mahsulü mü?
Allah siyasette hiç kimseyi başarısızlıkla sınamasın.