Erdoğan, yeni mitinglerle gerilimi tırmandırmasın. Şefkat dolu bir dili benimsesin. Hatta "duran adam" eylemlerini hoş karşıladığını gösteren birkaç cümle etsin. Gezi olayını, kendisinden çok farklı değerlendiren kişilere diyalog kapılarını açsın. Meselâ, Nilüfer Göle'yi, Ahmet İnsel'i, Mustafa Erdoğan'ı, Taha Akyol'u dinlesin. Komplo teorilerine inanmasın. Eylemlerde hedef Erdoğan'dı; öfke ona yönelikti ama hiç kimse, dış mihraklarla ve faiz lobisiyle el ele Erdoğan'ı AK Parti'nin başından alıp Abdullah Gül'ü onun yerine getirme hesabı içinde değildi. Zaten, partisinde sevilen, bu kadar güçlü bir lider, nasıl sokak eylemleriyle değiştirilebilir? Bu iddialar, sadece Erdoğan'ın kalbine kuşku sokmak için seslendiriliyor. 7 Şubat MİT krizinde de, aynı yöntem denendi ve Cemaat ile Erdoğan karşı karşıya getirildi. O zaman da, "Bürokratik vesayet kurma hevesinde olan Cemaat'in hedefinde siz varsınız" denildi Erdoğan'a. Hakan Fidan'ın ifadeye çağrılması, Erdoğan'ı yıkma teşebbüsü olarak sunuldu. Oysa Meclis'te büyük bir çoğunluğa sahip olan AK Parti'nin lideri, Meclis kararı olmadan ne sorgulanabilir, ne de yargılanabilir.
Erdoğan, bu anlamsız endişelerden sıyrılırsa, gerçek tabloyu görecektir.