29 Ekim Cumhuriyet buluşması, "istihbarat" gerekçesiyle Ankara Valiliği tarafından yasaklandı. Ama tabii ki bu yasak delinecek ve maalesef olaylar büyüyecek.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına yeniden şekil veren düzenlemeler yapılırken, "Devlet değil, 29 Ekim'i halk kutlayacak" denilmişti. İşte bazı sivil toplum örgütleriyle birkaç siyasi parti bir arada cumhuriyet bayramı vesilesiyle bir yürüyüş düzenlemek istiyor. Neden yasak koyuyorsunuz? Zaten her gün, her yerde olay çıkıyor. 29 Ekim'de de bazı nahoş hadiseler cereyan edebilir. Ama bu şekilde engellemeye kalkışırsanız, hem olaylar büyür, hem de hükümet "yasakçı" damgasını yer, hatta "cumhuriyet karşıtı bir tavır içinde" bile görülebilir. Oysa hepimiz, Cumhurbaşkanının seçileceği 2007'de aynı heyetin düzenlediği cumhuriyet mitinglerini hatırlıyoruz. Tıpkı bugün gibi o gün de, arka planda Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) vardı. Kısa süre önce emekli olan Jandarma Genel Komutanı, ADD Başkanı Şener Eruygur, muvazzafken kurduğu Cumhuriyet Çalışma Grubu doğrultusunda faaliyetini sürdürüyordu. Amaç, eşi başörtülü olan Gül'ün Çankaya'ya çıkmasını engellemek, iktidarı "AB'ci ve ABD'ci", ulusal çıkarlara ihanet eden bir tavır içinde göstererek yıpratmaktı. Bu artık biliniyor... 2007'de cumhuriyet mitinglerine sözde milyonlarca insan katılmıştı. Ama bir baktılar ki seçim sonuçları hiç de öyle çıkmadı. Çünkü iştirak edenlerin önemli bir bölümü, sivil giyinmiş askerlerden ve ailelerinden oluşuyordu. Üstelik bir vilayetten diğerine giderek, mitingleri olduğundan daha kalabalık gösteriyorlardı. O dönemin cumhuriyet mitingleri, halk iradesinin önemini vurgulayan ve vatandaşların bu şuurla bir araya gelmesini sağlayan toplantılar olmaktan ziyade, zihinlerde, "darbe işbirlikçisi gösteriler" olarak kaldı. Ama CHP aynı yolda gitmek istiyor. Bir zamanlar adı darbeyle anılmış Atatürkçü Düşünce Derneği ve Ergenekon'un göbeğinde oturan İşçi Partisi/Doğu Perinçek ile kol kola girmekte beis görmüyor. 29 Ekim Cumhuriyet buluşmasında, "Cumhuriyetimiz tehlikede" havası pompalanacaktır. Aslında böyle bir durum yok ama yasak kararı ile iddia haklılık kazanmış oluyor. Ankara Valiliği'nin sahte kahramanlar yaratma gayretini doğrusu anlamak mümkün değil.