Atatürk'ün "Yurtta sulh, cihanda sulh" sözü için modası geçmiş diyenler bile çıktı. Oysa Atatürk böyle bir ilkeyi seslendirmemiş bile olsa, barışın korunmasının her şeyden değerli olduğu bilinmeliydi. Bir ülke, dengeler iyi muhafaza edilmediği takdirde, duygusal gelgitlerle istemeden savaşa sürüklenebilir. Görünüşte herkes barıştan yanadır ama bunun şartları oluşturulmazsa, bir bakarsınız ateş hattına girmişsiniz.
Tayyip Erdoğan haklı olarak, Kuzey Suriye'nin PKK/ PYD'nin denetimi altına girmesine göz yumulmayacağını söylüyor. Zira kendi içimizde Kürt meselesini halledemedik; dolayısıyla Kuzey Suriye'nin PKK/ PYD kontrolünde olması bizim için büyük bir risk doğuracaktır. Görüldüğü gibi gelişmeler bizi savaşın eşiğine getirdi. İlk günden itibaren Suriye'nin parçalanmasının doğuracağı tehlikeler biliniyordu. Acaba hükümetimiz bunu önleyecek akıllı bir politika yürüttü mü? Bunu ben değil, sonuçlarına göre tarih değerlendirecek.