Özel Yetkili Mahkeme (ÖYM) meselesi tartışılıyor. Ama aslında yetkiler, mahkemeden değil, Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 250. maddesine giren suçlardan kaynaklanıyor. Bu suçlara Özel Yetkili Mahkemeler bakmasa dahi, örgüt davaları söz konusu olduğu için, yargılamada bazı farklılıklar mevcut. Sözgelimi, gözaltı süresi 24 değil, 48 saat olarak uygulanıyor; tutukluluk sınırı 5 değil, 10 yıl; davalara adli tatilde de bakılıyor; 250. madde kapsamına giren suçlarda, Cumhuriyet Savcılarınca doğrudan soruşturma yapılması mümkün. Demek, ön izin alınmaması ya da daha uzun tutukluluk ve gözaltı süreleri, mahkemelerin yetkisinden değil, suçun türünden kaynaklanıyor. Nedir bu suçlar? Uyuşturucu kaçakçılığı, cebir ve tehdit uygulanarak işlenen çıkar amaçlı suçlar, devletin bölünmez bütünlüğüne ve anayasal rejime karşı işlenen fiiller ile casusluk gibi suçlar.
Özel Yetkili Mahkemeleri kaldırsanız dahi, diğer ağır ceza mahkemeleri örgütlü suçlar için aynı yetkileri kullanacaktır. Ama tabii ki, bir hüküm ilâve ederek, soruşturmaya başlanmasını ön izne tâbi kılabilirsiniz.
Türkiye temiz bir toplum olmak istiyorsa, sivil ve askeri bürokrasiyi yargılamak için amirlerden izin alınması mecburiyeti geri gelmemeli; bunun yanı sıra, bakanın ya da başbakanın soruşturulması da, anayasanın 100. maddesindeki ağır şartlardan kurtarılıp, kolaylaştırılmalı.