2010'da Tayyip Erdoğan'ın katıldığı Roman Çalıştayı'nda "Parasız Eğitim İstiyoruz. Alacağız! Gençlik Federasyonu" yazılı bir pankartı taşıyan Ferhat Tüzel ile Berna Yılmaz, terör örgütü üyesi olmak suçundan 6 yıl 3 ay, örgüt propagandası yapmak suçundan da 2 yıl 2 ay hapis cezası aldı. Oysa Özel Yetkili Savcı Kasım İlimoğlu "anayasa sınırları içinde düşüncelerini açıkladılar" gerekçesiyle beraatlerini istemişti. İlimoğlu, daha sonra Büyükçekmece'ye atandı. Onun yerine gelen Savcı Adem Özcan ise, mütalâayı değiştirerek, bu iki gencin THKP-C isimli terör örgütüne üye olduklarını ileri sürdü ve her biri için 15'er yıl hapis cezası talep etti.
Bütün bunları şunun için hatırlatıyorum: 1) Ağır cezalar ve tutukluluk hali, Özel Yetkili Mahkemelerden değil, zihniyetten kaynaklanıyor. Bir savcı beraat istiyor, diğeri 15 yıl hapis cezası. 2) Kanunlarımız buna cevaz veriyor. Protesto gösterilerine katılan gençler kolayca örgüt üyesi damgası yiyor. Örgütün talepleriyle örtüşen istekler, Wörgüt üyesi sayılmanız ya da örgüt propagandası yaptığınızın ileri sürülmesi için yeterli. Mahkemeye göre, THKP-C'nin alt birimleri eğitim harçlarının kaldırılması ve parasız eğitim verilmesi amacıyla kampanya başlatmaya hazırlanıyordu. Berna ve Ferhat'ın parasız eğitim istiyoruz içerikli pankartı bu bağlamda değerlendirildi. Sanıkların THKPC terör örgütüne yakın yayın kuruluşları aracılığıyla verilen talimatlar doğrultusunda yasa dışı gösterilere katıldıkları ileri sürüldü. Kanunlarda bir düzenleme yapılmazsa, ister Özel Yetkili deyin, ister düz Ağır Ceza Mahkemesi olsun sonuç değişmeyecektir. Yasaların yanı sıra, yargı mensuplarının zihniyeti de önemli. Kimi meseleye özgürlükçü pencereden bakıyor; kimi güvenlikçi.