CHP boş durmuyor. Demokrasiyi geliştirmek konusunda TBMM'ye teklifler sunuyor. "Baraj % 10'dan % 5'e insin" önerisini getirdiler. AK Parti de biraz bu konuya eğilse, belki % 7'de uzlaşabilirler. AK Parti'nin barajla ilgili bir başka düşüncesi de parti programında yer alıyordu. Buna göre, 100 milletvekilinin tamamen barajsız seçilmesi öngörülüyordu. Böylece % 2 alan parti 2 milletvekili, % 1 alan 1 milletvekili, % 5 alan 5 milletvekili çıkaracaktı. Barajın bir miktar düşürülmesi ve 100 milletvekilinin hiçbir baraj uygulanmadan seçilmesi, belki demokrasiye bir ferahlık getirebilir.
Ayrıca, CHP önemli bir adım attı; "Ağır cezalık suçlarda azami tutukluluk 2 yıl olabilir; en fazla bir yıl arttırılabilir" teklifini Meclis Başkanlığı'na sundu. Ufak bir hatırlatma: 2005'te yasalaşan Ceza Muhakemeleri Kanunu'nda (CMK), "Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde tutukluluk süresinin en çok 2 yıl olması, bu sürenin, gerekçesi gösterilerek uzatılabilmesi" öngörülüyordu. "Uzatma süresi toplam 3 yılı geçemez" deniliyordu. Söz konusu hükümde, açıklık yoktu, kimi, "uzatma süresiyle birlikte, tutukluluk, toplam 3 yılı geçemez" diye değerlendirdi. Yargıtay ise, 2+3 yıl diye hesap etti ve tutukluluk süresini, yorumla, 5 yıla çıkardı. CMK 250. madde görüşülürken, katalog suçlarda azami tutukluluğun bir misli arttırılabileceği, AK Parti milletvekillerinin önergesiyle kabul edilmişti. Böylece, Ergenekon, Balyoz gibi davalardan yargılananların tutukluluğunun 10 yıla kadar uzatılması imkânı doğdu. CHP'nin önerdiği "2+1" formülünü onaylıyorum. Özel yetkili mahkemeler için, tutukluluk süresinde bir farklılık yaratılmaması gerekir diye düşünüyorum. Tabii bu arada yargılamayı hızlandırmak lâzım. Çünkü örneğini daha geçen yıl gördük. Hizbullahçılar Yargıtay tarafından serbest bırakılınca kıyamet koptu.
Türkiye'de sadece tutukluluk süreleri değil, yargının çok yavaş işlemesi de önemli bir sorun. Zaten tutukluluk süresinin uzun olması, büyük ölçüde bu ağır işleyişten kaynaklanıyor.